Bir düzine insanı etkilemek için ne mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | يا لها من فرصة مدهشة للتأثير على العشرات من الناس |
Bu, davranışı etkilemek için çok basit gözükebilir. | TED | قد يبدو حاليًا أن هذا بسيط جداً للتأثير على التصرفات. |
Etrafınızda dönen dünyaya etki etmenin tek yolu hareket etmek. | TED | الحركة هي السبيل الوحيد لديك للتأثير في العالم من حولك. |
Orada, Athlone Körler Okulu öğrencileri üzerinde etki bırakmak için, selenleme teknikleri ve inceleme metotları üzerine çalışıyoruz. | TED | نحن نعمل هناك على تقنيات الصوتنة وطرق التحليل للتأثير على طلاب مدرسة أثلون للمكفوفين. |
Gıcırdayan üç ağız, vebanın nüfusu nasıl etkili şekilde bitirdiğini simgeliyor. | Open Subtitles | و ثلاث أفواه رمزية تعني. مدى فعالية الطاعون للتأثير على السكان. |
Kendi telomerlerimi etkileme gücüne sahip olduğunu söylüyor, ve sizinkini etkileme gücüne de. | TED | يعني أن لدينا قدرة للتأثير على التيلوميرات الخاصة بنا ، وتيلوميرات الآخرين . |
Köprüüssü, Çarpışmaya hazır olun! | Open Subtitles | منصة السفينة، إستعدوا للتأثير! الجانب الأيسر |
Hafızayı korumanın etkililiğini ve boyutunu etkilemenin bir kaç yolu vardır. | TED | حسنا، هناك عدة طرق للتأثير على حجم وفعالية الاحتفاظ بالذكريات. |
veya gerekirse istatiksel profillerimize daha uygun hareket edelim diye davranışlarımızı etkilemek için kullanıyor. | TED | أو في حالة الضرورة، للتأثير على سلوكنا المستقبلي، لكي نتصرف بشكل يتوافق أكثر مع بياناتنا الإحصائية الوصفية. |
Sonucu etkilemek için söyleyeceklerini nasıl söylediklerinde öznellik var. | TED | هناك قدر من الذاتية في كيفية قول ما سيقولونه للتأثير على النتيجة. |
Bu desteği tüm dünyada milyonlarca yaşamı etkilemek için kullanacağız. | TED | وسنستخدم هذا الدعم للتأثير على حياة الملايين حول العالم. |
Amacımızı desteklemek ve pozitif, küresel bir etki yaratmak için bu geceyi bize ayırdı. | Open Subtitles | لقد أخذ من وقته اليوم لدعم قضيتنا ولـ للتأثير الايجابي ، والتغيير العالمي |
Lisanslı bir lobici olarak yasal olarak özel şirketlerden para alıp, meclise onlar adına etki etmeye hakkım var. | Open Subtitles | كضاغط مرخص به أنا قانونيا مسموح لي أن أقبل المال من المصالح الخاصة للتأثير على الكونغرس بالنيابة عنهم |
Genç adam için yaptığım mükemmel akıl hocalığı için bana saygılarını sunmak ve onun üzerinde bıraktığım etki için minnettarlığını göstermek istiyorsun. | Open Subtitles | تود أن تشكرني على توجيهي المتميز للرجل الصغير و تظهر امتنانك للتأثير الذي تركته عليه |
Kahire'den Oakland'e, insanlar bir araya gelmek için seferber olmak için yeni yollara sahip olduklarını, etkili olabilmek için yeni yollar bulunduğunu anlıyorlar. | TED | الناس يفهمون، من القاهرة إلى اوكلاند، أن هناك طرقا جديدة للتوحد، هناك طرق جديدة للتحرك، هناك طرق جديدة للتأثير. |
Gottman bu verilerin derinine indiğinde, kadınların oldukça etkili olduğunu buldu. | TED | ولكن عندما تعمّق غوتمان في هذه البيانات، ما وجده هو أن النساء عمومًا كن قابلات جدًا للتأثير عليهن. |
Bir kitap yazıyorum. etkili bir klinik yaklaşım ve odaklanmış sonuç alma. | Open Subtitles | أنا أكتب كتاباً آخذاً بأسلوب العيادي للتأثير والنتائج المركّزة |
Çok akıllısın ve insanları etkileme özelliğin var. | Open Subtitles | أنتِ ذكية للغاية، ولديك القدرة للتأثير على الناس |
Beyinlerimizin kimyasını ve ruh halimizi değiştirmek için uyuşturucu alabiliyoruz. Peki ya argümanlar, reklamlar, büyük fikirler... başkalarının düşüncelerini etkileme girişimleri değil midir? | TED | نتعاطى المخدرات لكي نغير التراكيب الكيميائية لعقولنا أو لنغير مزاجاتنا، وما هي الحجج أو الدعايات أو الأفكار الكبيرة إن لم تكن محاولة للتأثير على عقل الآخر؟ |
Şiddet haricinde başka etkileme yolları da vardır. | Open Subtitles | ثمة وسائل أخرى للتأثير إلى جانب العنف |
Çarpışmaya karşı dümen kır! | Open Subtitles | سفينة التلاعب للتأثير |
"İnsanları etkilemenin sinsi yolu" kulağa pek cazip gelmiyor tabii. | Open Subtitles | هذه طرق ماكرة للتأثير على الناس لا يبدو أمراً جذاباً تماماً |
İşletmenin iflasının yaratacağı etkinin ve sonuçların farkında olmak demek. | TED | هذا يعني أن تكون مدرك للتأثير ، مدرك للعواقب التي تخص فشل ذلك المشروع. |