Kimseye bulaşmadığından Emin olmak için, tüm GD çalışanlarına test yaptırtacağım. | Open Subtitles | أطلب إختبارات على عاملي غلوبال دايناميك للتأكّد لا أحد اخر مصاب |
Belli ki birileri tanınmayacağından Emin olmak için her yola başvurmuş. | Open Subtitles | حسناً، من الجليّ أنّ شخصاً تكبّد عناءً كبيراً للتأكّد أنّ تختفي. |
Oğlumuzun güvende olduğundan Emin olmak için elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | سنفعل كل ما بوسعنا للتأكّد من أنّ ابننا في أمان. |
Öğrenmenin tek yolu var. | Open Subtitles | ثمّة سبيل وحيدة للتأكّد |
Belki de kimsenin o kutudan ne aldıklarını bilmesini istemiyorlardır C-4 de kimsenin bilmemesini garantilemek içindir. | Open Subtitles | ربّما لا يُريدون أن يعرف أيّ شخص ما سرقوه من ذلك الصندوق، وتلك المُتفجّرات للتأكّد ألاّ يعرف أحداً أبداً. |
Burayı kontrol etmemle kafası rahat edecekse, ederim öyleyse! | Open Subtitles | وإن كان مجيئي إلى هنا للتأكّد يساعدها لتريح بالها، فليكن، صحيح؟ |
Hiçbir şeyin dışarı çıkmayacağına Emin olmak için çadırın her yanını kapamalıyız. | Open Subtitles | نحتاج لقفل تلك الخيمة للتأكّد ان لا شيء يمكنه للخروج |
Ama Emin olmak için küvetten örnek alıp test etmem gerek. | Open Subtitles | ولكن سأضطر لإفراغ الحوض وإجراء بعض الإختبارات للتأكّد. |
Gerçek olduklarından Emin olmak için karbon yöntemi ile yaş belirlememi istemişti. | Open Subtitles | طلب مني تحديد العُمر العضوي للمومياء للتأكّد أنّها كانت حقيقيّة. |
Birisi, bulunmayacağından Emin olmak için elinden geleni yapmış. | Open Subtitles | كان هناك شخص يقوم بأفضل ما يُمكنه للتأكّد من عدم العثور عليها. |
Ama Emin olmak için tüm yol boyunca ölüme meydan okudum. | Open Subtitles | لكنّي أغريتُ القدر طوال طريق عودتي للمنزل للتأكّد فحسب. |
Tabii istediği seviyeye geldiğinden Emin olmak için seninle görüşmek isteyecektir, sakıncası yoksa yani. | Open Subtitles | سيودّ التحدّث معك أوّلاً، للتأكّد أنّك بالمُستوى المطلوب، إذا لمْ تكن تُمانع. |
Bunun ortaya çıkmasıyla hayatının mahvolacağını biliyordu. Bu yüzden ben de kasetin asla gün yüzüne çıkmayacağından Emin olmak için bu işe girdim. | Open Subtitles | لقد عرفت أنّه لو انتشر، فإنّه سيُدمّر حياتها، لذا قبلتُ بهذه الوظيفة للتأكّد أن لا ينتشر ذلك الشريط. |
O halde Emin olmak için, dedektiflerimizden birinin sizinle evinize gelip kontrol etmesinde sakınca görmezsiniz. | Open Subtitles | حسناً، إذن أفترض أنّكما لن تُمانعا لو أرسلتُ أحد مُحققينا للمنزل معكما للنظر إليها؟ للتأكّد فحسب. |
Unuttuğum bir şey olmadığından Emin olmak için kontrol etmeyecek misin? | Open Subtitles | أعطني الصندوق فحسب مهلا، ألا تودّين أن تطّلعِي عليها ؟ للتأكّد أنّني لم أنسى شيئاً |
- Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | -ثمّة طريقةٌ واحدة للتأكّد |
Öğrenmenin tek yolu var. | Open Subtitles | -ثمّة طريقة واحدة للتأكّد . |
O zaman, katilimizin hedefi Tyler Faris'ti ve kostüm giyerek ya taninmamayi garantilemek istedi ya da taninarak, cinayet suçunu Yalniz intikam'a yüklemek istedi. | Open Subtitles | ذلك يعني أنّه إستهدف (تايلر)، وارتدى الزي، إمّا للتأكّد أن لا يتعرّف عليه أحد... أو للتأكّد أن يتمّ التعرّف عليه وتوريط "المُنتقم الوحيد" بجريمة القتل. |
O zaman, katilimizin hedefi Tyler Faris'ti ve kostüm giyerek ya tanınmamayı garantilemek istedi ya da tanınarak, cinayet suçunu Yalnız İntikam'a yüklemek istedi. | Open Subtitles | ذلك يعني أنّه إستهدف (تايلر)، وارتدى الزي، إمّا للتأكّد أن لا يتعرّف عليه أحد... أو للتأكّد أن يتمّ التعرّف عليه وتوريط "المُنتقم الوحيد" بجريمة القتل. |
Burayı kontrol etmemle kafası rahat edecekse, ederim öyleyse! | Open Subtitles | وإن كان مجيئي إلى هنا للتأكّد يساعدها لتريح بالها، فليكن، صحيح؟ |