Biliyorsun değil mi, o iç seslerden kurtulmak için tıbbi yöntemler var. | Open Subtitles | أتدركين أن هناك دواء قد صُمّم للتخلّص من تلك الأصوات؟ |
Kaltaktan kurtulmak için otobana çıkasım gelmedi. | Open Subtitles | ولم أشعر برغبة في القيادة إلى الطريق السريع للتخلّص من الساقطة |
Ben de seninkinden kurtulmak için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | لكنتُ فعلتُ أيّ شيء من أجل فرصة للتخلّص من راكبكَ المظلم |
Bu acı dolu hatıraların bazılarından kurtulmak için can attığını düşünüyorum. | Open Subtitles | إذن، أعتقد أنّك مُتشوّق للتخلّص من بعض هذه الذكريات المُؤلمة. |
Belki o da bu malzemeyi cesetleri ortadan kaldırmak için kullanmak istiyor. | Open Subtitles | ربّما يريدُ أن يستخدم هذه المادة لكي يتخلّص... للتخلّص من الجثث |
Çiftler terapisinden kurtulmak için bir bahaneye ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | انا في حاجة إلى ذريعة للتخلّص من اختبار الزواج . |
Böyle insanlardan kurtulmak için ne yapıldığına gelince tasfiye ediliyorlardı. | Open Subtitles | ماذا فعلوا للتخلّص من مثل هؤلاء الناس؟ |
Ve onların aklındaki Bu kelimeler... kurtulmak için en iyi fırsatımız olucak | Open Subtitles | وذلك لأنهم إعتقدوا بأن تلك الكلمات... هي أفضل وسيلة للتخلّص من ذلك الشئ |
- Bezden kurtulmak için pahalı bir yöntem. | Open Subtitles | طريقةٌ غاليةٌ للتخلّص من الحفاضات |
O ne için? Cesetten kurtulmak için mi? | Open Subtitles | هاي, ولما هذه , للتخلّص من الجثة |
Rajiv gecenin sarhoşluğundan kurtulmak için bira içer. | Open Subtitles | لكن للتخلّص من صداع الليلة الماضية فإن (راجيف) يشرب البيرة |
Kendi dinlemek Tetanlardan kurtulmak için tek yoldur. | Open Subtitles | (ألفحص هو الوسيلة الوحيدة للتخلّص من (الثيتانز |
Ama Huang'dan tek seferde ve tamamen kurtulmak için iyi bir oyun tezgahlamalıyım. | Open Subtitles | لكن يجب أن أساير خطة اللعبة للتخلّص من (هوانغ) بشكل نهائي |
Dominic için yapmıyorum bunu. Stensland'dan kurtulmak için yapıyorum. | Open Subtitles | (لمْ أقم بهذا لـ (دومينيك) ، قمت به للتخلّص من (ستانزلند |
En azından Dahlia'dan tamamen kurtulmak için bir yol bulmaya biraz zaman kazandırır. | Open Subtitles | أقلّها سيمهلنا ذلك حين لإيجاد طريقة للتخلّص من (داليا) للأبد. |
- Hayır. - ...sonrada cesetten kurtulmak için arkadaşınız ve meslektaşınız olan Nige Carter'ı aradınız ama... | Open Subtitles | -كلاّ -وبعد ذلك قمت بالإتصال برفيقك وزميلك (نايج كارتر) للتخلّص من الجثة |
Babacık'tan kurtulmak için bir plân yapar. | Open Subtitles | وتوصّل إلى خطّة للتخلّص من (دادي). |
Kurbanlarını ortadan kaldırmak için kullandığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | -نعم توقّعتُ أنّه استخدمه للتخلّص من ضحاياه |
Kısacası onu ortadan kaldırmak için döndüğümü sanıyorlar. | Open Subtitles | "أيّ أنّهم أدركوا أنّي عدت للتخلّص من الخائن" |