Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi, onun hayatını şekillendiren durumları düşünmek için gereken manevi yükümlülüğe sahipmiş gibi görmek zorunda olmazsınız. | TED | وإذا كنتم لا تهتمون به، لا ينبغي عليكم أن تشعروا بوجود التزام أخلاقي للتفكير حول الظروف التي شكلت حياته. |
Ben, düşünmek için zaman istiyordum, sen ise sürekli birşeyler isteyip duruyordun. | Open Subtitles | أنا تعوّدت أن يكون لدي وقت للتفكير وأنت فقط تريدين وتريدين وتريدين. |
Senin hastanede olduğun üç ay boyunca düşünecek çok zamanım oldu. | Open Subtitles | لقَد بَقِيتَ ثلاثَة أشهُر في المَشفى. كانَ لديَّ وقتٌ طويل للتفكير |
Ve mantıklıydı, ama üstünde düşünecek çok da vaktimiz yoktu. | Open Subtitles | وكانت منطقية ولكن لم يكن لدي الوقت للتفكير خلال ذلك |
nasıl bir web istediğimizi düşünmeye vesile olsun. webat25.org adresine giderek | TED | أود أن نستثمر احتفالنا بـالذكرى 25 للتفكير بشبكة الانترنت الذي نريدها. |
Bu konuda konuşmak istemediğimi söyledim, ...bu konuyu düşünmem gerektiğini. | Open Subtitles | أخبرتكِأننيلا اريدالتحدثبشأن هذا, و أني أحتاج إلى بعض الوقت للتفكير |
Ve onu kutsal kılan şeylerden biri gelecek ya da geçmiş hakkında düşünme fırsatınızın olmamasıdır. | TED | وأحد الأشياء المقدسة حقا بخصوصه هو أنه ليس لديك أي فرصة للتفكير في المستقبل، أو الماضي. |
16 yaşında verdiğin bir karar hakkında düşünmek için yeterince uzun bir süre. | Open Subtitles | سنتين لا يزال وقتاً طويلاً للتفكير بقرار إتّخذته عندما كنتِ في الـ 16. |
Hapishanede cevapları düşünmek için çok vaktin olacak. Tamam mı? | Open Subtitles | سيكون لديّك الكثير من الوقت للتفكير حول أجوبتك في السجن. |
O sürede Tanrı'nın beni neden almadığını düşünmek için epey vaktim oldu. | Open Subtitles | بينهما كان لي الكثير من الوقت للتفكير والتساؤل لماذا تركني الله أعيش |
Bunu düşünmek için bir kalp atışından daha fazlam var mıydı? | Open Subtitles | هل ممكن أن يكون لديّ أكثر من دقة قلب للتفكير بها؟ |
Ağılımda yalnız başıma yatarken düşünecek çok zamanım oldu. | Open Subtitles | لقد كان لي متسع من الوقت للتفكير حينما كنت ممدا وحيدا في حجرتي |
Köprünün altında karşılaştığım sarışın adam düşünecek fazla zaman bırakmadı. | Open Subtitles | الرجل الأشقر الذى قابلته على الجسر لم يعطينى وقت كافى للتفكير |
İyi bir kadın düşünecek kadar genç. | Open Subtitles | كنت شاباً بما يكفى للتفكير فى الإرتباط بأمرأة. |
Eleştirel düşünmeye yaklaşımın farklı birçok yolu var fakat birçok sorununuzu çözmenizde yardımcı olabilecek 5 adımlı bir süreç mevcut. | TED | توجد طرق عديدة للوصول للتفكير النقدي. لكن هذه طريقة من 5 خطوات قد تساعدك في حل أي عدد من المشاكل. |
düşünmeye daha fazla vaktim olsaydı, daha değişik hareket edebilirdim. | Open Subtitles | ربما لوكان لدي المزيد من الوقت للتفكير لفضلت شيء آخر |
Bana bakma, dostum. düşünmem gereken eşim ve çocuklarım var. | Open Subtitles | لا تنظر الى يا رجل لدي زوجة واولا للتفكير فيهم |
Fakat savaş mecazı, savaş ifadesi, ya da tartışmalar hakkında düşünme şekli, benim düşünceme göre, tartışma biçimimiz üzerinde çirkinleştiren bir etkiye sahip. | TED | لكن عند استخدام الاستعارات الحربية، يكون للنموذج الحربي للتفكير في الجدل، على ما أعتقد، أثر مشوِّه على طريقة جدالنا. |
Zaman hakkında düşünmenin oldukça farklı bir yolu. | TED | إنها طريقة مختلفة بشكل كبير للتفكير بالوقت |
Bunu bir düşün. Ben kesinlikle düşüneceğim. | Open Subtitles | فقط شيء للتفكير بشأنه اعلم انني سأفكر به |
Hümanizm, insanoğlunun faaliyetlerini vurgulayan bir düşünce ve yaşam felsefesidir. | TED | الإنسانية هي طريقة للتفكير والعيش التي تؤكد قدرة البشر. |
Tecritteyken bu kazmak takıntım üzerinde düşündüm. | Open Subtitles | كانَ لديَ الوَقت في الانفرادي للتفكير في هَوَسي في الحَفر |
İyi bir sigorta satıcısı düşünmen için zaman vermezdi. | Open Subtitles | تامين جيد ايها البياع لا يعطيك المجال للتفكير بلامر |
Şimdi, eğer her şey görev ile ilgili ise, daha önce söylediğin gibi görevi düşünmeliyiz ve onları etrafımızda tutmamalıyız. | Open Subtitles | الآن, إذا المهمة هي كل شيء كما تقول نحن بحاجة للتفكير في المهمة, لا يمكننا انجاز ذلك ونحن نحملهم معنا |
ama gerçekten ne demek olduğunu ya da neden bu kadar çok kullanıldığını durup düşündün mü hiç? | TED | ولكن هل توقفت لحظة للتفكير في المعنى الحقيقي لهذا المصطلح، أو لماذا يُستخدَم كثيرًا؟ |
Bunları düşünmene gerek yok. düşünmen gereken üst kattaki hasta kadın. | Open Subtitles | لست بحاجة للتفكير بذلك، بل بصديقتك المريضة |
Pekâla, düşünmem için zaman lazım. düşünmeliyim. | Open Subtitles | حسنا ، يجب أن أجد الوقت للتفكير يجب أن أفكر |
Anlaşılan tüm arkadaşları bunu yapıyor ve annem benim de yaptığımı söyledi ve bu bana şunu düşündürdü: Bunu yapmayı ne zaman bıraktım? | TED | و يبدو إن كل أصدقائها يقومون بذلك وقد أخبرتني والدتي إني أيضاً كنت أفعل ذلك و هذا دعاني للتفكير متى توقفت عن فعل ذلك ؟ |