Fakat potansiyel kanserojen maddelerinin risklerini azaltmak için yapacağınız herşey kesinlikle hayat kalitenizi artırır. | TED | لكن أي شيء تقومون به للتقليل من خطورة المواد المسرطنة المحتملة .يمكن حتماً أن يرفع من جودة الحياة |
Rap ve çağdaş pop'u küçümsemek için sürekli bu iddiayı kullanırlar ve bu iddialar asıl noktayı tamamen gözden kaçırır çünkü artık olan oldu. | TED | باستمرار يستخدموا الحجة للتقليل من الراب والبوب الحديث، وتلك الحجج تفقد تمامًا الغاية، لأن السد قد انفجر. |
Steroid incelticide bir hasta için inceltme veya ağrı ilaçlarından, inceltmek için farklı ilaçlar basabiliriz. | TED | يمكننا أن نطبع أدوية مختلفة للتقليل من أشرطة الدواء التي يأخذها مرضى الستيرويد أو التقليل من الأدوية المقللة للألم. |
Para cezasından kurtulmak için okuryazar olmak zorundalar. | TED | يريدون القراءة للتقليل من قيمة غراماتهم، فإنهمم يحتاجون للقراءة والكتابة. |
Sabunla el yıkamak, grip, trahom SARS gibi hastalıkların, son dönemdeki kolera vakalarının ve Ebola salgınının azalmasında etkili olabilir. Bunlara karşı en önemli müdahale yöntemlerinden biri ellerimizi sabunlamak. | TED | غسيل الأيدي بالصابون، يمكن أن يكون له تأثير للتقليل من الإصابة بالأنفلونزا، والتراكوما، ومرض سارس، وحديثًا جدًا في حالة الكوليرا وتفشي الإيبولا، أحد أساليب الوقاية الرئيسية هي غسيل الأيدي بالصابون. |
Sonra ona suçu kabul etmesini ve cezasının düşmesi için mücevherleri geri getirmesini tavsiye edersiniz. | Open Subtitles | عندئذ سوف تنصحه بان يعلن انه مذنب واعاده المجوهرات للتقليل من الحكم |
Doğru olmasıyla birlikte şüpheli olmamak için de söyleyeceğiniz tek şey buydu. | Open Subtitles | هو الشيء الوحيد الذي أنت يمكن أن تقول للتقليل قابلية نجاحك كمشتبه به. |
Onların bu fırsatı bizi küçük düşürmek için kullandıklarına inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنهم يريدون إستغلال هذه الفرصة للتقليل من شأننا |
Çatı katında yaşayan o manik depresif teyzeni kolay bir şekilde susturmak için, 1950'lerde bu işlem binlerce kez gerçekleştirilmiş. | Open Subtitles | الآلاف من هذه الاجراءات كان يعمل بها في الخمسينيات ولكن بطريقة بسيطة للتقليل من اعراض انفصام الشخصية |
Eğer seninle gidersem... onlara kendimi küçültmek için şans vermiş olurum. | Open Subtitles | لو ذهبت معك، سأعطيهم فرصة للتقليل من شأني |
Bundan dolayı, sağlık sorunlarını en aza indirgemek için şırıngalı ilaçlar tercih ediliyor. | Open Subtitles | لهذا السبب الحقن يشكل أحد أفضل الأدوية للتقليل من المخاطر الصحية |
Geçimlerinize olan etkiyi sınırlamak için her şeyi yapacağız ama önceliğim titiz ve etkin bir soruşturma yürütmek. | Open Subtitles | سنبذل مابوسعنا للتقليل من الأضرار على الحيّ ولكّن أولويتي القصوى هو أن أقوم بعملي على أكمل وجه |
Üst tabakayı yere sermek için yine ne üzerinde çalışıyorsun acaba? | Open Subtitles | إذن، ماهي خططك الجديدة للتقليل من الأرستقراطيين؟ |
Görsel olarak yerinin belirlenmesi ihtimalini en aza indirmek için bulutlara saklanarak uçuruyorum. | Open Subtitles | أنا أقودها بين السحب كستار للتقليل من فرص تحديد موقعها بصرياً. |
Sıvı seviyelerini düşürmek için de Lasix'e başladık. | Open Subtitles | واستخدمنا لازكس للتقليل من مستوى السوائل |
Bizim güvenlik açığını en aza indirmek için, biz uyarı atışı gerektiğini , | Open Subtitles | للتقليل من ضُعفنا، ينبغي أن نُطلق طلقاتٍ تحذيرية، |
Anlaşılan sunucu ücretlerini azaltmak için çalışmak zorundayız. | Open Subtitles | يبدو و أنه علينا أن نستمر في العمل. للتقليل من فواتير الإستضافة. |
Söylesene, programını başka siyah kadınlara bulaşmak için kullanmak da devriminin bir parçası mı? | Open Subtitles | أخبريني، هل استخدامك لبرنامجك الإذاعي للتقليل من شأن نساء سوداوات أخريات هو جزء من ثورتك؟ |
Bu çeşit psikolojik savaş, Optrikalı geçit yolu safsatalarının taklidini yapmak, en temel inançlarımızı çürütmeye çalışmak,... | Open Subtitles | هذا النوع من الحرب النفسية و تقليد البوابة الأوبتريكية للتقليل من شأن معتقداتنا |