Adamın ağzıyla dalmak istemeyeceği bir bayan iç çamaşırı dolabı yok. | Open Subtitles | لا يوجد درج للثياب الداخلية النسائية لم يرغب بأن يدس وجهه به |
Bol miktarda iç çamaşırı olması o zamanlarda epey fetiş hırsızlığı yapıldığına işaret ediyor. | Open Subtitles | العدد الكبير للثياب يُشير أنه قام بالكثير من عمليات السطو في ذلك الوقت. |
Marty Mullen, sınıf başkanı ve eskiden çocuk iç çamaşırı mankeni. | Open Subtitles | مارتي كولين", سكرتير الصف" وعارض سابق للثياب الداخليه للأطفال |
Dört parça kıyafet otel görevlisine söylediği gibi dört günlük yolculuk için. | Open Subtitles | لا أحد إذاً أربع تغييرات للثياب مما أخبرته مدير الفندق |
- Çok sıkı bir kıyafet zorunluluğu var. | Open Subtitles | حسنٌ, ثمّة قوانين صارمة للثياب. |
Eğer lokantada çalışıp, duvarda uyuyup *CVS'ten kıyafet alışverişi yapmasını sayarsan pek atlatamadı. | Open Subtitles | إن كنت تحسب العمل في مطعم و النوم في حائط "و التسوق للثياب في "سي في إس إذن ارتدت بالفعل |
buna "Giyim Bilişi" deniyor, iki etkenin eşdizimli gerçekleşmesi ile oluşuyor: kıyafetin sembolik anlamı ve fiziksel olarak kıyafet giyme eylemi; ikisi de direkt olarak, kendinizi nasıl hissettiğinizle ilişki içerisinde. | TED | يُطلقون عليه اسم "إدراك الثياب،" ويشارك في ذلك عاملين: المعنى الرمزي للثياب والخبرة الجسدية لارتداء الثياب، وكلاهما له علاقة مباشرة بكيفية شعورك تجاه نفسك. |