Geçidi kimin alacağını Tartışacak zaman değil, Albay. | Open Subtitles | قد يكون وقتاً سيئاً للجدال حول من يملك بوابة النجوم ولكني أفترض أنك كنت تعتمد على هذا |
Tartışacak, boşa geçirecek zamanımız yok. | Open Subtitles | لا يوجد وقت للجدال لا يوجد إحتمالية للخطأ |
- Tartışacak zaman değil, Marian. - Beni tekrar terk edemezsin. | Open Subtitles | "ليس هناك وقت للجدال , "ماريان - لن تتركني مجدداًُ - |
Bence, böylece hangi neslin en kızgın olduğunu tartışmaya gerek yok. Veya en yetkin ve yemeklere en takıntılı olanın hangisi olduğunu. | TED | وأظن أنه لا حاجة للجدال حول أي جيل أكثر غضبًا، أو أكثرهم أحقية أو أكثرهم هووسًا بالطعام. |
Annemle tartışmaya gücüm yoktu, bu nedenle mirasımın kalan kısmından caydım. | Open Subtitles | لم يكن لدي القوة للجدال مع والدتي لذلك أنا لم أكتب أي جزء آخر عن ميراثي |
ve bu Tartışmak için faydalı bir model değildir, ancak oldukça yaygın ve köklü bir modeldir. | TED | و هذا النموذج ليس مفيداً كثيراً للجدال لكنه نموذج شائع كثيراً و راسخ للجدال. |
Etçillerde ebeveynlik ve bebek büyütme hakkındaki teorileri yeni bir tartışma başlattı. | Open Subtitles | نظريتها عن العلاقات الأبوية و التغذية لدى آكلى اللحوم قد شكلت مواضيعها للجدال |
Sayın Hâkim, savunmanın önduruşmada bunu Tartışacak çok vakti vardı. | Open Subtitles | سيادة القاضيه كان الدفاع لديه وقت كافي للجدال حول مجرى المحاكمة |
- Yapamam. - Yaranın durumuna bakılırsa Tartışacak kadar zamanın yok. | Open Subtitles | وفقًا لمظهر هذه العضّة فإنّك لا تملك وقتًا للجدال |
Seninle din Tartışacak zamanım yok! | Open Subtitles | ليس لدي وقت للجدال ! معك في الدين أيها الغلام |
Bak, seninle Tartışacak vaktim yok. | Open Subtitles | انظر انظر , ليس لدي الوقت للجدال معك .. |
Şimdi veriyorum. Bunu Tartışacak zamanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت للجدال بهذا الشأن |
Tartışacak vaktim yok. | Open Subtitles | -ليس لدي الوقت للجدال -لست أجادل، أنا أسأل |
Tartışacak vaktim yok. Yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | ليس لدى وقتا للجدال أريد مساعدتك يارجل |
Tartışacak vaktimiz yok. Profile o uyuyor. | Open Subtitles | سيتوافق مع الشخصيه ليس لدينا وقت للجدال |
Dostlar! Amacımıza böylesine yakınken tartışmaya gerek yok. | Open Subtitles | أيها الأصدقاء، لاحاجة للجدال ونحن بهذا القرب من هدفنا. |
Seninle lanet konusunu tartışmaya zamanım yok. | Open Subtitles | لا أملكُ وقتاً للجدال معكَ عن اللعنة. |
tartışmaya gerek yok şuan beni kesiyor. Cidden mi? | Open Subtitles | لا حاجة للجدال بما أنه يتفحصني الآن. |
Temizleyeceğim 12 oda daha var. Tartışmak için vaktim yok. | Open Subtitles | لديّ 12 غرفة لأرتّبها ليس لديّ وقت للجدال |
Seninle Tartışmak için mi aşağıda beklediğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | لذا هل تعتقدين أنه ينتظرك هناك للجدال معك؟ |
Bu bir evet-hayır teklifi değil, tartışma da değil. | Open Subtitles | هذا ليس عرضاً بهِ خيار القبول أو الرفض، وليس شأناً للجدال. |
Sadece, tartışmanın hatırına, bunun bir kur yapma olduğunu söyleyelim. | Open Subtitles | حسناً، إجتناباً للجدال لنقل أنه كان غزلاً |