Hapisteydim. Gardiyana sigara almaya gidiyorum dedim. | Open Subtitles | كنت كذلك، لقد قُلت للحارس بأنّي سأذهب لشراء علبة سجائر |
Bir mahkum ve bir gardiyanlık yer. Gardiyana ne olduğunu anlatmak ister misin, Mary? | Open Subtitles | يتسع لسجين واحد وحارس واحد هل تريدين إخبارنا بما حدث للحارس يا ماري ؟ |
Bir gardiyanın gereksinimleri vardır. | Open Subtitles | للحارس متطلبات معينة، دخول سهل للمواصلات العامة |
Fakat ağzı dikerek kapatma gibi güdümlü davranışlara gereksinim duyuyorsa kendini nasıl oldu da kontrol edebildi ve sadece gardiyanın ağzını dikti? | Open Subtitles | لكن ان كان في سلوك تدفعه الحاجة كخياطة الأفواه كيف يمكنه ان يسيطر على ذلك و ان يقوم بذلك للحارس فقط؟ |
Eh, burada bilmediğiniz bu boş kutuları orada tutmak için kapıcıya para verdiğimizdir. | Open Subtitles | حسنا الذى لا تعرفه هو أننا دفعنا للحارس لإبقاء تلك الصناديق الفارغة هناك |
Demek istediğim anahtarlar, her vardiya başlangıcında kasa görevlisine özel tahsis ediliyor. | Open Subtitles | يعطى للحارس المحدد في بداية كل جولة |
Asıl görevliye rüşvet verip, onun yerine okula gelmiş. | Open Subtitles | لقد أعطي رشوه للحارس الحقيقي ليستطيع ان يأخذ الوظيفة |
Charlie hapisteyken Gardiyana ne olduğunu biliyor olmalısınız. | Open Subtitles | لذلك .. لابد أنك تعرف ماذا حصل للحارس عندما أنقطعت الإنارة |
Gardiyana bir şey satacaktı galiba. Durmadan ileri geri yürüyorlardı. | Open Subtitles | كان يبيعه للحارس لأنهم كانوا يذهبون جيئة وذهاباَ |
Göğsümde bir kamera takılı ve gardiyanın öldürülme anının kamera görüntüleri var. | Open Subtitles | كنت مرتديًا كاميرةً على صدري ولديّ لقطات للحارس الذي تمّ قتله |
Veya gardiyanın sessizlik içinde acı çekmesini istedi. | Open Subtitles | او ربما يريد للحارس ان يعاني بصمت |
Kim ölmüşse apartmana gidip kapıcıya bahşiş veriyorsun. | Open Subtitles | تعرفين من مات، تذهبين إلى البناية، وتدفعي المال للحارس |
90 saniye sonra, karısı kapıcıya gidiyor ve bir adamın kocasını öldürüp kaçtığını söylüyor. | Open Subtitles | بعد تسعون ثانية الزوجة تذهب للحارس و تقول شخص ما قتل زوجها و ثم هرب |
kapıcıya giderken koridordaki çöp kanalına atmıştır. | Open Subtitles | ترميه في انبوب القمامة في المدخل في طريقها للحارس |
Bu mektubu güvenlik görevlisine vermiş. | Open Subtitles | سلم هذه الرسالة للحارس |
Çantam bir Fendi, içinde de onu kurtaran yakışıklı güvenlik görevlisine verilmek üzere duran çok hoş bir ödül var. | Open Subtitles | لإنه (فيندي), و بداخله مفاجأة كبيرة للحارس الوسيم الذي أنقذ حياتي بجعلي أحضره |
Bunu gideceğin yerdeki görevliye ver. | Open Subtitles | أعطي هذا للحارس المناوب في الموقع التالي |