| Aslında bu konuyu sizinle konuşmak için gelmiştim. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد جئت للحديث إلى لك حول هذا الموضوع. |
| Ancak, yeni CEO ile konuşmak istiyorsanız sanırım zaten konuştunuz. | Open Subtitles | لكن إذا كنتم تطلعون للحديث إلى المدير التنفيذي الجديد حسنٌ، أعتقد أنكم فعلتم بالفعل |
| Basınla konuşmak için çıldırıyorum | Open Subtitles | عظيم لقد إشتقت للحديث إلى الإعلام |
| - Arkadaşımla konuşmaya geldim, kanunsuzla değil. | Open Subtitles | من أنا جئت للحديث إلى صديقي، ليس الاقتصاص. |
| Sadece, birileriyle konuşmaya ihtiyaç duydu. | Open Subtitles | إنهُ فقط إحتاج للحديث إلى شخصٌ ما. |
| Görüntülere bakın, Mashido konuşmak için bile durmadı sadece bu dövüşü eserine hakaret olarak niteledi. | Open Subtitles | انظر إلى هذا المقطع، لم يتوقف (ماشيدو) حتى للحديث إلى الصحافة وأشار إلى هذه المباراة بأنها إهانة إلى اختراعه. |
| Sadece, birileriyle konuşmaya ihtiyaç duydu. | Open Subtitles | إنهُ فقط إحتاج للحديث إلى شخصٌ ما. |
| Ve gazetecilerle konuşmaya hazırım. | Open Subtitles | و جاهز للحديث إلى هؤلاء الصحفيين |
| Walden ile konuşmaya geldim de. | Open Subtitles | (جئت للحديث إلى (والدن حقاً؟ |