Frank, bir tek benimle konuşacağını açıkça belli etti. | Open Subtitles | فعلى الأقل، قد أبدى (فرانك) استعداده للحديث معي. |
Gelip benimle konuşacağını söylemişti. | Open Subtitles | هي قالت بإنك أتيتِ للحديث معي |
benimle konuşmak için zaman ayırdığınıza gerçekten teşekkür ederim. | Open Subtitles | أقدّر حقاً تخصيص وقتك للحديث معي أيها الكاهن |
Bu sürekli yapılan bir şey. benimle konuşmak için izin isteyeceksin. | Open Subtitles | هذا يحدث دائماً انت تطلب الاذن للحديث معي |
Çünkü sen bütün hayatım boyunca benimle konuşmak için vaktini ayıran tek insansın. | Open Subtitles | لأنك الشخص الوحيد في حياتي الذي أخذ وقتاً للحديث معي |
Sen aslında benimle konuşmak için gelmedin, değil mi? | Open Subtitles | ،لمْ تأتين للحديث معي إطلاقًا أليس كذلك؟ |