Herkes sonuç istiyor ama kimse Bunun için gerekeni yapmak istemiyor. | Open Subtitles | لكن لا أحد يريد فعل ما يجب علية فعلة للحصول عليها |
Bir çalışma izni istiyorsan, Bunun için baban başvurmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | إذا كنت تريد بطاقة المهنية على والدك تقديم طلب للحصول عليها |
diye sordur. Öğrenciler öpücüğü şimdi değil, üç gün sonra almak için en çok parayı verdiler. | TED | وجد أنّ الطلاب كانوا مستعدين لدفع أكبر قدر من المال لا للحصول على القبلة حالاً، لكن للحصول عليها بعد ثلاثة أيام. |
Bizim için bekliyor. Bunu almak için Raza'yla savaşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | فى أنتظارنا ولسنا فى حاجه لقتال رازا للحصول عليها. |
Onlara verdiğin bilgiler gizlidir. Onları elde etmek için kanunları çiğnedin. | Open Subtitles | المعلومات التي ستعطيها إياهم سرية للغاية، أنت تخالف القانون للحصول عليها |
İstemiyorsun çünkü sahip olmak için kardeşini serbest bırakman lazım. | Open Subtitles | لا تريدها لأنه للحصول عليها يجب عليك أن تعفو عن أخيك |
Aksi halde, neden onu almak için sorun geçmesi? | Open Subtitles | من ناحية أخرى ،لماذا ذهب إلى هناك للحصول عليها ؟ |
Ancak burada sorun, proteinlerin yapımının gerçekten zor olması ve onları elde etmenin tek pratik yolu hücrelerin sizin için yapmasını sağlamak. | TED | ولكن المشكلة تكمن في صعوبة تصنيع البروتينات والطريقة العمليّة الوحيدة للحصول عليها تكمن في جعل الخلايا تصنعها. |
Bunun için en iyi şans, o plajda güneşlenirken saldırmak olurdu! | Open Subtitles | انها هنا على الشاطئ انها الفرصة المثالية للحصول عليها |
Ben de Bunun için cinayet işleyebilecek birlaç magazin dergisi editörü biliyorum. | Open Subtitles | يمكنني التفكير ببضعة محررين صحفيين مستعدين للقتل للحصول عليها أيضاً |
Gerçi sırf Bunun için Londra'ya kadar gidip gelmesine ne gerek vardı anlamıyorum. | Open Subtitles | على الرغم من اني لست متاكد لما عليه الذهاب كل الطريق الى لندن والرجوع للحصول عليها |
Bu arada o çekimler çok gizli onları almak için kırk dereden su getirdim. | Open Subtitles | علي كلٍ، تلكَ الأخبار سريّة للغاية، قمتُ بعشرات الخدمات للحصول عليها. |
Eminim bunu almak için uzun bir yol gitmişsinizdir. | Open Subtitles | أراهن انك بذلت مجهودا كبيرا للحصول عليها |
Asıl sahiplerinin, hala istediklerini ve elde etmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını biliyordum. | Open Subtitles | لأنني سمعت إن هناك مزايدون لا زالوا يرغبون في امتلاكها وكانوا على استعداد لفعل أي شيء للحصول عليها |
İnsanların elde etmek için birçok şey yaptığı bilgiler. | Open Subtitles | معلومات يستعد الناس لفعل الكثير للحصول عليها |
Onları elde etmek için çok fazla kan dökülmesini bekleyebiliriz fakat şunu hiçbir zaman unutmamlıyız ki sivil bir hükümetin özgür anayasası sanki Kudüs'ün bu yakasında insanlığın yararına hiçbir şey yokmuş gibi, çok az bir bedel ödenerek kazanılamaz. | Open Subtitles | علينا ان نضحي بكل قطرة دم عظيمة للحصول عليها و علينا ايضاً ان نتذكر دائماً أن الدستور سيكون حراً لا يباع و لا يشترى |
İş o raddeye geldiğinde, anlattın çünkü ona sahip olmak için en iyi şansının bu olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | إذا وصل الأمر لهذه الدناءة فأنت ستخبرها لأنك تعلم أن هذه هي الفرصة الوحيدة لك للحصول عليها |
Ona sahip olmak için ne yapabilecekleriyle. | Open Subtitles | وماذا سوف سوف يعملون للحصول عليها |
Onu almak için çektiğim zahmetten sonra tabiki bende. | Open Subtitles | بعد كل هذا العناء الذي بذلته للحصول عليها بالطبع معي |
Babamın ihtiyacı olan parayı elde etmenin tek yolu... bana öğrettiği numaraları kullanmak. | Open Subtitles | والآن بما أن أبي بحاجة للمال فإن الطريقة الوحيدة للحصول عليها هي إستعمال الحيل التي علمني إياها |