| Sizi içeri davet etmek isterdim ama donmuş pizzadan başka bir şey yok. | Open Subtitles | أود أن أدعوكم جميعاً للداخل لكن ليس لدي طعام لأقدمه غير بيتزا مجمدة |
| Bu insanları içeri al ve onlara yiyecek içecek ver. | Open Subtitles | خذ هؤلاء الناس الطيبين للداخل و إعطهم طعاما و شرابا |
| Tekrar içeri girdiğinde, yardım bile çağıramadan, orayı bir meşaleye çevirdiniz. | Open Subtitles | عندما أعادت الجثة للداخل قبل أن تطلب المساعدة أحرقت المكان كله |
| -Babam dışarıda olduğumu bilmiyor bu yüzden bende içeri sessizce girmeliyim. | Open Subtitles | لا يعلم أبي أنني خرجت لذا يجب أن أتسلل للداخل مجدداً |
| Yardım etmeyeceksen, içeriye geri dön. Şu an işim var. | Open Subtitles | عودي للداخل إذا كنت لن تساعديني فأنت تأخريني عن العمل |
| Şimdi odasına girmeni istiyorum. Kapıyı aç ve sadece içeri gir. | Open Subtitles | الأن أريدكِ أن تذهبي إلي غُرفتها وتقومي بفتح الباب وتدخلي للداخل |
| Şimdilik personel dosyalarını yenilemediklerini farz edersek,... bizi içeri ben sokabilirim. | Open Subtitles | على افتراض أنهم لم يحدثوا ملفات موظفيهم, فسيكون بإمكاني تمريرنا للداخل |
| Biliyorum ki sen ve ben içeri gireceğiz çünkü konuşacaklarımız var. | Open Subtitles | اعرف أننا سنعود مرة آخرى للداخل لدينا بعض الأمور لنتحدث عنها |
| Herkes hangi cehennemde? İçeri gel. Yeteri kadar yer var. | Open Subtitles | أين هم الجميع ؟ تعال للداخل , هناك مساحة كافية |
| Sen ates yaktiginda, ben nöbetçiyi sok tabancasiyla vuracagim içeri girip, parayi alacagim. | Open Subtitles | لذا عندما تشعل النيران سوف أغرى الحارس ثم سأدخل للداخل و أجلب المال |
| Dışarı çıkamıyordum teneffüste biraz basketbol oynamaya kalksam içeri girdiğimde bayılacakmış gibi hissediyordum. | TED | لم أستطع الخروج للعب كرة السلة وقت الراحة المدرسية دون أن أشعر كأنني على وشك الإغماء عند عودتي للداخل. |
| Yani size kendim ve dışarıda tanışıp şu an içeri getirdiğim bu duvar hakkında bir hikaye anlatmak için buradayım. | TED | لذلك أنا هنا لأخبركم بقصة عني وهذا الجدار الذي تعرفت عليه في الخارج، والذي أجلبه الآن للداخل. |
| Yetişkinlere söylemek için içeri koştuk ama onlar bu durumdan şüpheliydi, siz de şüphe duyardınız, değil mi? | TED | هرعنا للداخل لنخبر الراشدين، وبدوا مشككين، ولربما شككتم أنتم أيضًا، صحيح؟ |
| Bende herşey bulunur, yeter ki isteyen olsun. İçeri gel. | Open Subtitles | لدى كل شيىء ماعدا بعض الفطائر تعالى للداخل |
| - Pekala. İçeri gidelim. - İçeri gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً , لنذهب للداخل لا أريد الذهاب للداخل |
| Ayrıca sizi de unutmuş değil. İçeri geçip Meksikalının şişeyi doldurmasına izin verin. | Open Subtitles | ولن يتركك انت ايضا , اذهب للداخل واجعل المكسيكيون يملئون لك هذا |
| Ben de peşinden içeri girdim... ve kapıya baktım ve tamir gerektirmiyordu. | Open Subtitles | لذلك ذهبت معها للداخل .... وألقيت نظرة على الباب وكان يبدو سليماً |
| Ben de peşinden içeri girdim... ve kapıya baktım ve tamir gerektirmiyordu. | Open Subtitles | لذلك ذهبت معها للداخل .... وألقيت نظرة على الباب وكان يبدو سليماً |
| Sonrasında tekrar içeriye gidip oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim. | Open Subtitles | لذا عدت للداخل وضعت جرامات من الهيروين على أرضية غرفة المعيشة و أرسلت الأب في جولة للسجن من 7 إلى 9 سنوات |
| Ve burada, her kitap ve her dünya bu aletin içindeki sihirli aletin içine sürüklediğim küçük bir bilye halini alıyor. | TED | لذلك هنا كل كتاب وكل عالم يصبح رخامة صغيرة ينسحب للداخل نحو هذه الآداة السحرية ضمن الآداة. |
| oraya önce senin gitmeni istiyorum. Her şeyin güvenli olduğundan emin ol. | Open Subtitles | أنت اذهب للداخل أولا لترى إن كان كل شيء على ما يرام |
| "İçeride veya dışarıda olmanın tek yolu ana giriş gibi görünüyor, katınızla ilgili diğer tüm bilgiler ulaşılamaz durumda." | Open Subtitles | يبدو أن المدخل الرئيسي هو الطريق الوحيد للداخل أَو الخارج كل المعلومات الأخرى على مستواك محظورة |
| Bak, içerde konuşmana dikkat et. | Open Subtitles | نظرة، أنت لا تستطيع فقط يظهر ويندفع للداخل. |
| Yavaşladığında da ivmenizi kaybedersiniz ve tekrar içe doğru yaklaşırsınız. | Open Subtitles | وعندما تبطى في حركتها تخسر قوة الدفع وتسقط رجوعاً للداخل |
| Dünya algısı içten dışa yönde işliyor, yalnızca dışarıdakini iç bünyede anlamlaştırmıyoruz. | TED | عالمنا المُختبر ينشأ من الداخل إلى الخارج، ليس فقط من الخارج للداخل. |