Vazgeçtiğimi düşünmesine izin verdim, kanıt toplamasına izin ver, davet et. | Open Subtitles | قررت أن أجعله يعتقد أنني قد استسلمت وأسمح للدليل بأن يتعاظم |
Ne ceset ne de fiziksel bir kanıt olmadığı vurguladı. | Open Subtitles | لقد اوضح عدم وجود جثث لا وجود للدليل المادي |
Ama şu gerçeği değiştirmeyecek ki orijinal kanıtları veremem. | Open Subtitles | لكن هذا لن يغير حقيقة أنه لا يمكنني إعطاءكما النسخ الحقيقية للدليل |
Ama şu gerçeği değiştirmeyecek ki orijinal kanıtları veremem. | Open Subtitles | لكن هذا لن يغير حقيقة أنه لا يمكنني إعطاءكما النسخ الحقيقية للدليل |
Köpeğin bulacağı kanıtlar için mahkeme emri alamayız. | Open Subtitles | أمور دستورية ليس بأمكاننا الحصول على مذكرة للدليل الذي وجدناه عن طريق بحث الكلاب |
Baksana, bir kaç saattir buradayız ve zaman ilerledikçe kanıtlar bozulur hatta yok olur. | Open Subtitles | أتعلم ماذا، كنا هنا لعدة ساعات ومع الوقت، يمكن للدليل أن يفسد، يزول حتى |
Fakat şu an için, elimizdeki kanıta bakılırsa, en iyi açıklama bu. | Open Subtitles | ولكن في الوقت الحالي، فهذا أفضل تفسير للدليل الذي بين أيدينا |
Bizim tezimiz, bu kanıt bir jüri karşısında ortaya konulursa büyük olasılıkla saldırgana ait olduğunun düşünüleceğiydi. | Open Subtitles | دفاعنا كان بإن هيئة المحلفين تنظر للدليل وتقرر بإن مرتكب الجريمة على الأرجح |
Ayrıca her geçen yıl dünya dışı bir aktiviteye ilişkin bu yapılamayan gözlem ve kanıt eksikliği daha da karmaşık bir hâl alıyor, çünkü onları görmemiz lazım, değil mi? | TED | ومع مرور كل عام، فأمر عدم وجود أي ملاحظة، والافتقار للدليل على وجود نشاط فضائي يجعل الأمر أكثر حيرةً لأنه يجب أن نراهم، أليس كذلك؟ |
Doğrulayamadığım iki kanıt var. | Open Subtitles | هناك وحيد إثنان pleces للدليل أنا ما كنت قادر للتأييد. |
kanıt kayıtlarına göre, yeni bayan Ajan... | Open Subtitles | إستنادًا للدليل ، الذي أحضرتهُ العميلة الجديدة ذات البدلة... |
kanıt için morgan'ın delil toplamasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد (مورغان) أن يأخذ بعض الكشطات للدليل |
Elveda, beni eski eşimin kaybolmasıyla ilişkilendiren tek kanıt. | Open Subtitles | إلى اللقاء, للدليل الوحيد |
Ama seçtiğimiz dört adam gibi kanıtları dinleyip, ahlaki bir karar verme yetisine sahibim. | Open Subtitles | وانا قادر على الإصغاء للدليل وإتخاذ قرار أخلاقى |
Eğer önümüzdeki iki hafta boyunca duyacağınız kanıtları jüri heyeti de duyarsa büyük bir ihtimalle başka bir karara varacaklardır. | Open Subtitles | ذلك في حالة سماع هيئة المحلفين للدليل الجديد الذي ستستمع إليه خلال الأسبوعين المقبلين أنهم على الأرجح سيصلون إلى حكمٍ مختلف |
Net kanıtlar olduğunu nasıl anladınız? | Open Subtitles | كيف تم الوصول للدليل الواضح عما وقع ؟ |
kanıtlar kaybolamaz. | Open Subtitles | لا يمكن للدليل ان يختفي |
Bu adamların kanıta bakacaklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أولئك الرجال بحاجة للدليل |