Ve sizlere müşterilere aslında ne yedirdiğimize dair basit bir örnek vermek gerekirse, burada bir saman balyası ve biraz yaban elması var. | TED | ولكي اعطيكم فكرة عن هذا وعن ما نقدمه للزبائن لدينا قش وبعض بقايا التفاح |
müşterilere daha doğrudan ulaşmayı hedeflemek pek karşı çıkılacak bir fikir değil. | Open Subtitles | من الصعب مناقشة ذلك مع مظهر مباشر للزبائن. |
Bu lanet müşteriler olmasaydı bu iş harika olurdu. | Open Subtitles | هذه الوظيف ستكون رائعه اذا لم تكن للزبائن |
müşteriler de giyiyor. Ben müşterilerin patronu değilim ama. | Open Subtitles | ـ الزبائن تلبس القبعات ـ أنت لست رئيسا للزبائن |
Ve müşterilerin binerken gerçekten gurur duyacakları bir şey yapmak için, istek uyandıran bir gövde estetiği tasarladık. | TED | ولجعل هذا شيئا يمكن للزبائن الافتخار فعلا بقيادته، صممنا هيكلا ذو شكل مستحسن. |
Alışveriş yaptığınız bakkal siz oranın müşteri bağlılık programı üyesisiniz. | Open Subtitles | محل البقالة حيث تتسوّق. أنت عضو في برنامجهم للزبائن المُخلصين. |
O yüzden adamlarımdan biri büyük müşterileri telefonla arıyor. | Open Subtitles | لذا لدي أحد رجالي يقوم بالبيع عبر الهاتف للزبائن الأكبر |
Para veren müşterilere sakla bunları. | Open Subtitles | احتفظي بقولكِ للزبائن الذين يدفعون المال |
Sen olmalısın Kıyafetler satmak müşterilere. | Open Subtitles | كيف حالك؟ يفترض أن تبيعي الملابس للزبائن |
- Buna yardım eden adam- - Eğer birey almayacaksanız, müşterilere yer verin lütfen. | Open Subtitles | ... ـ هذا هو الرجل الذى ساعدنى فى ... ـ لو لن تشتروا أىّ شىء أرجوا أن تفسحوا مجالا ً للزبائن |
sadece su isteyen müşterilere servis yapmıyoruz. | Open Subtitles | آسفة، ولكن لا نقدم الماء فقط للزبائن |
İnternet siteleri var ve müşteriler hesaplarını uzaktan görebiliyorlar. | Open Subtitles | لديهم موقع اليكتروني حتى يمكن للزبائن أن يعرفوا حساباتهم |
Ayrıca tüm yiyeceği yemeyeceğine, müşteriler için biraz saklayacağına dair söz vereceksin çünkü gün geçtikçe, seni kucaklamak zorlaşıyor. | Open Subtitles | وعليك بوعدي أنك لن تأكلي كل الطعام وتوفير البعض للزبائن لأن يديك تتطاول كل دقيقة |
müşteriler parayı ödeyene kadar anahtarları verme. | Open Subtitles | لا تعطي المفاتيح للزبائن قبل أن يدفعوا. فهمت؟ |
Evet, Oregon'dan alınan bu ehliyet geçerli ve uygun müşterilerin Testarossa'yla test sürüşü yapmasına izin veririz. | Open Subtitles | أجل , إنها رخصة قيادة صالحة ونسمح للزبائن اللائقين باختبار قيادة الفيراري تيستاروسا |
Burada ise sadece hangi müşterilerin nereye para gönderdikleri yer alıyor. | Open Subtitles | هذه ليست سوى أسماء للزبائن الذين أرسلوا أموالهم ومواقعهم ليرسل إليهم طلبهم |
Ve en önemlisi, uçtan uca hatasız müşteri deneyimi ortaya koymak için gerekli olan işbirliği davranışlarını da güçlendirdiler. | TED | وبشكل أهم ، عززوا سلوكيات التعاون الضرورية لتوفير تجربة خدمة سلسلة للزبائن من البداية للنهاية. |
müşteri kayıtları ve dosyaları var inceledik ve hiç bir şey alınmamış. | Open Subtitles | لدينا سجلات للزبائن و ملفات، لكننا تفقدناها، جميعها لم يلمس |
Danimarkalı erkekler buraya gelirken vicdanları rahat çünkü Danimarka'da fuhuş, en eski mesleği icra edenler için de, müşterileri için de yasal. | Open Subtitles | هم يخدمون الرجال وهم ليسوا على خطأ الدعارة ممنوعة في الدنمارك للزبائن ومقدمي الخدمات |
Ahlak masası ile çalışırken Poker kulüpleri polisleri ayıklamak ve bağlılıklarını ödüllendirmek için sürekli müşterilerine kişisel çipler verirdi. | Open Subtitles | عندما عملت في شرطة الاداب,نوادي القمار تعطي فيشات شخصية للزبائن الدائمين لتكافئ المخلصين و تتخلص من الشرطة |
İkinizden biri müşterilerle ya da sivillerle hiç sorun yaşadı mı? | Open Subtitles | هل أيا منكما سبب مشاكل للزبائن او للناس العامة ؟ |
Dışarıda sakso çekilmeyi bekleyen paralı müşterilerimiz var. | Open Subtitles | نحن ندفع للزبائن بالداخل كي يملأو أفواههم بالقذف |
Tuvalet yalnz müsteriler için. | Open Subtitles | لأن المرحاض للزبائن فقط! |
Bunu başka yerde 100 dolara hallediyorlar, ama bizim müşterilerimize bedava. | Open Subtitles | إنها بمئتان دولار هناك ولكنها مجانية للزبائن |