Bir bölme süt için, bir bölme yoğurt için. Bundan çok para kazanırdı. | Open Subtitles | واحدٌ للبن وآخرٌ للزبادي ، أراهن أنهسكوناختراعاًناجحاً. |
yoğurt için vaktim yok, bebeğim. yoğurt için vaktim yok. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا وقت للزبادي حبيبتي، لا وقت للزبادي حبيبتي، أُحبُّكِ |
Mesela, en sevdiğimiz donmuş yoğurt aromasını tartışıyorduk ve Becca "müstehcen" dedi. | Open Subtitles | مثلاً، كنا نتحدث عن نكهتنا المفضلة للزبادي المثلج "و (بيكا) قالت: "أزرق |
Pam'in en sevdiği yoğurdun karışık meyveli olduğunu. | Open Subtitles | (النكهة المفضلة للزبادي عند (بام و هي خليط التوت |
Pazar günleri branç için sürekli Sarabeth'e gidiyoruz, ikimiz de kremadan yoğurda geçtik, sevişirken sutyen giyiyorsun. | Open Subtitles | نحن دائما نذهب الى سارابيث للافطار والغداء يوم الاحد, نحن انتقلنا من القشدة الحامضة للزبادي اليونانية معا, انت تلبسين حمالة الصدر عندما نحن نمارس الجنس. |
Kafamda yoğurda yer yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للزبادي. |
Benim görüşüm, Pam Grier tarafından yönetilen donmuş yoğurt makinesi. | Open Subtitles | افكر في ماكينة للزبادي المثلج |
Doug'a yoğurt yemeye gidelim mi? | Open Subtitles | متجر (دوج) للزبادي الفاخر؟ |