Zaman ve sebep sonuç ilişkisinin temel yasası yüzünden geleceğinin değiştirilmemesi gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف القاعدة الأساسية للزمن وهي أنه لا ينبعي أن يحاول المرء تغيير الزمن |
Zaman algınızın içerisinde bazı açıklar olduğunu hayal edin burada bilemezdiniz kendi hareketlerinizin duyusal sonuçlarından önce mi yoksa sonra mı geldiğini. | Open Subtitles | لذا , تخيل لو ان هناك بعض العجز في فهمك للزمن بحيث لاتعلم فيما أفعالك كانت تأتي قبل أو بعد النتائج الحسيّة |
Zaman ve sebep sonuç ilişkisinin temel yasası yüzünden geleceğinin değiştirilmemesi gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف القاعدة الأساسية للزمن وهي أنه لا ينبعي أن يحاول المرء تغيير الزمن |
Yıllardır denklemi, temelindeki zamana dair varsayımımızı değiştirmeden çözmeye çalıştık. | Open Subtitles | طيلة سنوات نحاول حلّ المعادلة دون تغيير المقام الافتراضيّ للزمن |
İvme, hızın zamana göre değişimidir. | TED | التسارع هو هو معدل تغير السرعة بالنسبة للزمن |
Zamanın bir ok yönü olmasının gerekçesi, fiziğin temel kurallarında yatar. | Open Subtitles | سبب وجود سهم للزمن هو .. قانون أساسي من قوانين الفيزياء |
Teorik olarak ancak ışıktan hızlı gidilirse zamanda geri gidilir. | Open Subtitles | فقط بالسير اكثر من سرعة الضوء يمكن للزمن ان يعود للخلف |
Beynimiz bize çok uzun bir Zaman geçtikten sonra geldi. | TED | وأدمغتنا هي نتيجة الاجتياح الضخم للزمن. |
Ayrıca yaşlanmak, sadece kaçınılmazı erteliyor, olayların göstermediğini Zaman gösteriyordu. | TED | وإلى جانب ذلك، أجّلَ التقدم في السن الأمور التي لا مفر منها، يمكن للزمن رؤية ما لا تستطيع الظروف رؤيته. |
Fakat Zaman anlayışımız Einstein sayesinde karmaşıklaştı. | TED | ولكن فهمنا للزمن بدأ يتعقد بفضل آينشتاين. |
Yani şunu diyerek bitirmek istiyorum, hayatın bir çok bulmacası sizin ve başkalarının Zaman perspektiflerini anlayarak çözülebilir. | TED | أريد أن أنهي بقول، كثير من معضلات الحياة ممكن أن تحل بفهم منظورك ومنظور الأخرين للزمن. |
Bu insanlar tarafından indüklenen hem Zaman hem mesafe olarak şaşırtıcı bir kayıştır. | TED | انه تغير ملحوظ ومميز وسببه الانسان وتصرفاته على المدى الطويل تبعا للزمن .. وتبعا للفراغ الذي انتشرت فيه نشاطات الانسان |
Bu, Zaman icerisindeki refahin trendi, kucuk bir artis, ama bu da ekolojik izimizin trendi. | TED | فهذا المنحى هو منحى الرفاهية تبعاً للزمن نلاحظ ارتفاعاً بسيطاً وهذا المنحى هو الأثار الايكولوجية |
Silahlı direnişin gerekli olacağı Zaman için hazırlanmaktayız. | Open Subtitles | نحن مستعدون للزمن فيه تكون المقاومة ضرورية. |
Sıradan bir Zaman kırıIması değildi. | Open Subtitles | هذا لم يكن مجرد طية بسيطة للزمن كان هناك مكان غريب كالجحيم |
Daha da geriye gidelim, yalnızca bir fetüs olduğunuz, sadece bir gen yığını olduğunuz zamana. | TED | وبالعودة للخلف أكثر، للزمن الذي كنت فيه مجرد جنين، للزمن الذي كنت فيه مجموعة من الجينات، |
Belki zamana karşı duyarlıdırlar. Bu çok fazla. | Open Subtitles | ربما هم حساسون للزمن والاضطراب شديد عليهم |
Yine de, kaplumbağaların 100 milyon yıllık hikayesi bizi sonsuz kozmik zamana daha yeni bağlamaya başlıyor. | Open Subtitles | لكن حتى الـ 100 مليون سنة من عمر قصة السلاحف لا تمثل غير بداية اتصالنا بهذا التجوال الواسع للزمن في الكون |
On yıl önce, matematiksel durumdan dikkatlice çıkarmaya başladı çünkü evrenin zamana ihtiyacı yoktu, burada sıradışı olan geçmiş tarafından çevrili olmasıdır. | Open Subtitles | لعقود خلت , بدأ بطرح معادلته الرياضية بعناية بأن الكون لايحتاج للزمن وهو شيء غريب فيما هو محاط بالماضي |
En uç koşullarda, genel görecelilik ve kuantum teorisi Zamanın, mekanın bir başka boyutu gibi davranmasına izin veriyor. | TED | النظرية النسبية والنظرية الكمية, وتحت شروط صارمة, سمحت للزمن بأن يكون بعد آخر في الفراغ. |
Ölüm, yıkım ve Zamanın derinliğinin enginliğinden doğduk. | Open Subtitles | ولدنا من الموت والدمار والاحتداد للزمن السيحق |
Zamanın acımasız akışı, kainatın evrimini başlattı ve pek çok olağanüstü harikaları meydana getirdi. | Open Subtitles | هذه الحركة الصارمة للزمن هي من قادت تطوُّر الكون وانشأت عدة عجائب استثنائية |
Teorik olarak ancak ışıktan hızlı gidilirse zamanda geri gidilir. | Open Subtitles | فقط بالسير اكثر من سرعة الضوء يمكن للزمن ان يعود للخلف |