Eşinizin boşanma gerekçesi de sizden cinsel tatmin sağlayamamış olması. | Open Subtitles | وقد أعطت زوجتك المبرر للطلاق بعدم الاشباع فى العلاقة بينكما |
Eğer o kızı seviyorsan beni terket, onunla Venedik'e git, boşanma davası açacağım. | Open Subtitles | إذا تَحبُّ تلك البنتِ، يَتْركُني، إبدأْ معاشرتها إلى فينيسيا، أنا سَأُقدّمُ طلباً للطلاق. |
Missouri eyaletindeki bir numaralı boşanma sebebi ne biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرف ما هو السبب الرئيسي للطلاق في ولاية ميسوري؟ |
Sizin bu yaptığınıza boşanmak denmez. | Open Subtitles | هذه ليست الطريقة الصحيحة للطلاق لكليكما |
Görünen o ki bu pek iyi gitmemiş çünkü sonunda Boşanmaya karar vermişler. | Open Subtitles | على ما يبدو، لم يسر الأمر جيّداً، لأنّه إنتهى بهم الأمر في التقدّم للطلاق |
Bir araştırmaya göre çocukluk fotoğraflarında gülümseyen insanların boşanma ihtimalleri daha düşük. Bu gerçek bir araştırma, | TED | وجدت احدى الدراسات أن الاشخاص الذين يظهرون مبتسمين في صور طفولتهم يكونون أقل عُرضة للطلاق هذه دراسة حقيقية |
Bu lanet eski Tevrat'ta boşanma sebebi olarak geçiyor. | TED | اعتبرت في التلمود اليهودي العتيق، أسباباً قانونيةً للطلاق. |
Umurumda değil. Yemekte Zora boşanma davası açtığımı duyurdu. | Open Subtitles | في العشاءِ زورا أعلنتْ بأنَّ أنا أُقدّمُ طلباً للطلاق. |
boşanma kararından bu yana onları ilk kez göreceğim. | Open Subtitles | هو مرّتي الأولى التي تَراهم منذ أن قدّمنَا طلباً للطلاق. |
Ross, 23 yıldır boşanma avukatıyım ve şimdiye kadar hiç bir müvekkille bu kadar çok iş yapmadım. | Open Subtitles | روس , أعمل محامياً للطلاق منذ23 سنة و لم يمر علي موكل مثلك |
O meselenin çaresine baktım. Bu sabah boşanma davası açtım. | Open Subtitles | لقد اهتممت بتلك المشكله وقدمت طلباً للطلاق هذا الصباح |
Ne tesadüf. Karen bu sabah boşanma davası açtı. | Open Subtitles | يالها من صدفه كارين قدمت طلباً للطلاق هذا الصباح |
Kocan asistanıyla yakalandığında, kimse sana boşanma avukatının numarasını vermemişti. | Open Subtitles | كانلزوجكبعضالمشاكل . لم يعطيكى احد رقم هاتف المحامى للطلاق |
Sonunda onu terkettin, ona boşanma haricinde hiçbir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | انت تَركتَها أخيراً، تركُها لا يوجد خيارَ , لكن لتَقديم طلباً للطلاق. |
Rezil kadın boşanma dilekçesi verip beni mahkemelerde süründürdü. | Open Subtitles | جرتني تلك الحقيرة إلى المحاكم طلباً للطلاق |
boşanma için 5,000 Avro alacaksın, istemiyor musun? | Open Subtitles | الخمسة الآف يورو للطلاق ألا تثير إهتمامك؟ |
Sally Roy'a galerisini açtığını söyleyecekti ve boşanma zamanı geldi. | Open Subtitles | سالي اعلنت لروي انها ستبدأ معرضها الخاص وان الوقت قد حان للطلاق |
boşanmak için iki avukata gittim. | Open Subtitles | ذهبت إلى المحامين كي يعدوا للطلاق |
Bu, boşanmak için geçerli bir sebep değil. | Open Subtitles | و لكن هذا ليس سبباً وجيهاً للطلاق. |
Boşanmaya hazırlanıyorum. Avukat falan her şeyi hallettim.. | Open Subtitles | متتجهين للطلاق حصلنا على محامي وكل شي |
Boşanırken sahip olduğumuz her şeyi listelemiştik. | Open Subtitles | كان علينا فصل ممتلكاتنا للطلاق |
Evlilik öncesi anlaşmanıza göre, Drew boşanmanıza sebep olursa, her şeyi alacaktın. | Open Subtitles | إتفاق الزواج ينص أنك ستحصلين على كل شيء لو اعطاك سبب للطلاق |
Beni kampanyadan atmakta, boşanması davası açmakta. | Open Subtitles | محق بشأن طردك لي اثناء الحملة ومحق بطلبك للطلاق |