Şunu da kabul etmeliyiz ki, eğer çocuğunuz şiddete yatkınsa, şiddet oyunları onu daha iyi bir şiddet çocuğu yapabilir. | TED | ولكن يجب أن نعترف أنه إذا كان لديك طفل مستعد للعنف ستساعد الألعاب العنيفة على جعله طفلاً عنيفاُ. |
şiddete hayır: Ramy Essam devrimin ikinci gününde Tahrir'e geldi ve gitarıyla oturup, şarkı söyledi. | TED | لا للعنف: رامي عصام من ساحة التحرير في اليوم الثاني من الثورة، وقد جلس هناك بغيتاره، يغني. |
İşte bunlar da ileri gelen bazı kişiler tarafından medyada yapılan bazı duyarsız yorumlar genel anlamda kadınlara uygulanan cinsel şiddete tepki olarak. | TED | هذه بعض التعليقات الغير حساسة ظهرت في الإعلام بواسطة شخصيات هامة استجابة للعنف الجنسي ضد المرأة. |
şiddet geçmişi yok, uyuşturucu geçmişi yok. Bu çok anlamsız. | Open Subtitles | لا تاريخ للعنف ولا تاريج لاستخدام المخدرات هذا غير منطقي |
Geçmişimde herhangi bir şiddet ya da antisosyallik belirtisi bulamayacaksınız. | Open Subtitles | لن تجدي أي أثر للعنف أو السلوك المعادي في ماضيّ |
Evet seçimler silahlı şiddetin bireysel orumluluğunu almada en önemli yollardan biri. | TED | أجل، التصويت هو أحد أفضل الطرق لتحمّل المسؤولية الشخصية للعنف المسلّح. |
El Kaide'yi durdurabilmek için elimizden gelen her şeyi yaptık ve yabancı savaşçılar intihar bombacıları gibi gelerek şiddeti körüklediler. | TED | فعلنا ما بوسعنا لإيقاف القاعدة والمقاتلين الأجانب الذين يدخلون ساحة الحرب كانتحاريين وكمؤججين للعنف. |
Ceza yargılama sistemindeki bekar kadınların neredeyse hepsi sosyal şiddete ve istismara maruz kalmıştır. | TED | تقريبًا كل امرأة في نظام العدالة الجنائية تعرضت للعنف والإعتداء. |
Beni dinlemeyip şiddete başvurursanız, elinize geçen tek şey ölü ve yaralı adamlar olacaktır. | Open Subtitles | ،لكن أيها الحاجب إن لجأت للعنف فسيكون هناك جبال من الجثث والجرحى |
Yine aynı adam, Warren Komisyonunda Oswald'ı... şiddete eğilimli olmakla suçladı ve tüfekle bağlantılandırdı. | Open Subtitles | هذا هو نفس الرجل فى النهاية المسمى أوزوالد الذى وصفته لجنة وارين كرجل يتجه للعنف وربط بينه وبين البندقية |
Öfkelerine yenik düştüklerinde, şiddete başvuruyorlar ve kanunlara boyun eğmek istemediklerinden de bu hikayeleri uyduruyorlar. | Open Subtitles | وكلما التهبت عواطفهم لجأوا للعنف. ولا يمكنهم الرجوع للقانون, فإنهم يختلقون هذه الخرافات. |
...ister şiddetin kendisi olarak ...ya da isterse şiddete yanıt olarak ortaya çıksın hayatlarımızın dokusunu her bozuşunda, bir insan kendi yaşamından ve çocuklarından düşüncesizce ve acımasızca ayrılmak zorunda bırakıldığında bunu ne zaman yaparsak yapalım tüm ülke alçaltılmış olur. | Open Subtitles | او بالإستجابة للعنف كلما ذرفنا الدموع عند نسيج حياتنا الذي شخص اخر بألم وبطريقة غير متقنة |
Üstünlükçü beyaz silaha ve şiddete dayananlarla baglantılı. | Open Subtitles | صلات بالعنصريين البيض, تكريس حقيقي للعنف و الأسلحة |
Sürekli şiddete başvuran aşağılık suçlularsınız siz. | Open Subtitles | يا لكم من مجرمون مثيرون للشفقة دائماً ما تلجأون للعنف |
Evi havaya uçurduklarını biliyoruz ama başkalarına karşı şiddet göstermediler. | Open Subtitles | ،نعرف أنهم فجروا المنزل ولكنهم لم يدعوا للعنف من قبل |
Çünkü öyle görünüyor ki ben tipik bir aile içi şiddet kurbanıyım ve tipik bir şiddet sağ kalanıyım. | TED | لأنه تبين أنني ضحية نمطية جدا للعنف الأسري وناجية نمطية من العنف الأسري. |
Ve cevap ise, şiddet olgusunun varlığını, şiddetin, şiddetle körüklenmiş olması ortaya koyuyordu. | TED | ووضح أن المتنبيء الأكبر لحالة من العنف هي حالة سابقة للعنف. |
CR: Peki, her şeyden önce tarih öncesinde yüksek düzeyde şiddet olduğuna dair kanıtlar çok tartışmalıdır, | TED | كريستوفر: حسنا, قبل كل شيء الدليل للمستويات العالية للعنف في عصر ما قبل التاريخ هو قابل للنقاش جدا. |
şiddet, ön yargı veya ayrımcılıkla hiç karşılaşmamış olabilirsiniz. | TED | وربما لم تتعرض إطلاقاَ للعنف أو الإجحاف أو التمييز. |
bundan bahsedelim. şiddetin erkek kurbanlarının çoğu, diğer erkeklerin şiddetinin mağdurlarıdırlar. | TED | دعونا نتحدث عن الضحايا الذكور. معظم الضحايا الذكور للعنف هم ضحايا لعنف رجال آخرين. |
Bu sürekli şiddeti ise... | Open Subtitles | بضحايا متعددين مجددا و مجددا هذا التتابع للعنف هو ما سنتابعه |
Yolun kenarında adamı ve nasıl dövülmüş olduğunu gördü. O adamın şiddet mağduru olduğunu veya şiddetten kaçtığını gördü. | TED | رأى ذلك الرجل على جانب الطريق ورأى آثار الضرب الذي تعرض له، رأى أن هذا الرجل هو ضحية للعنف المستشري. |
10 kızdan biri, 20 yaşına gelmeden cinsel tacize uğruyor. | TED | واحدة من أصل عشر فتيات تتعرض للعنف الجنسي قبل سن العشرين |