ويكيبيديا

    "للغذاء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yemeğe
        
    • yiyecek
        
    • yemek
        
    • öğle yemeği için
        
    • öğle yemeğine
        
    • besin
        
    • Öğle yemeğinde
        
    • beslenme
        
    • öğlen
        
    • beslenmeye
        
    • gıda
        
    yemeğe ve kıyafete hiç ihtiyaç duymamış kişiler onların acılarını nasıl anlayabilir? Open Subtitles كيف يمكن للذين ليسوا بحاجة للغذاء والكساء فهم معاناتهم ؟
    Ben de bu yüzden aradım. Seni golften sonra... yemeğe çıkarmak için. Open Subtitles هذا هو سبب اتصالى بعد مبارة الجولف سوف نذهب للغذاء
    Kabul edelim yada etmeyelim, burada bir yiyecek kaynağı var. Open Subtitles لا يوجد مصدر اخر للغذاء هنا ويجب ان نعترف بذلك
    yemek ya da benzin alacaksan nakit al. Kredi kartını kullanma. Open Subtitles وإذا إحتجت للغذاء أو البنزين، إستخدم النقود لا تستخدم لطائق الإئتمان.
    öğle yemeği için bir saat Ve sonra 2 işlem tamam Open Subtitles ♪ ونأخذ ساعة للغذاء ♪ ♪ والساعة الثانية ننهي عملنا ♪
    Bir gün, yanına bir beyefendi yanaştı, kendisini öğle yemeğine davet etti, sonra da akşam yemeğine, kahvaltıya. TED في إحدى الأيام، اقترب منه رجل عرض أن يستدعي للغذاء على حسابه، ثمّ للعشاء و فطور الصباح.
    Kaktüs çiçekleri, Güney Amerika develeri olan guanakolar için besin kaynağı. Open Subtitles أزهار الصبَّار هي مصدر للغذاء بالنسبةللــكواناكوس، الجمال البرية في جنوب أفريقيا.
    - Geçen hafta yemeğe geldiğinde unutmuş olmalı. Open Subtitles يبدو أنها نسيتها هنا عندما جائت للغذاء كانت معها الليلة
    - 4 saat önce yemeğe gitmiş, dönmemiş. Open Subtitles لقد غادر للغذاء قبل 4 ساعات. ولم يعد أبدا.
    İleride de seninle yemeğe çıkmak için milyonlarca bahane uydururum. Open Subtitles سأأتى بمليون عذر لكى نذهب للغذاء بالخارج
    - Yarın akşam yemeğe gidiyor muyuz? Open Subtitles هل لازالنا على موعدنا للغذاء غداً ؟ تباً , نعم
    Üzerinizde yiyecek bir şey yok, sadece beslenecek üç boğaz daha. Open Subtitles أنت لا تحمل أي غذاء فقط ثلاثة أفواهِ زيادة تحتاج للغذاء
    Ama baharatların yiyecek veya ilaç olarak mı yoksa sadece dekorasyon için mi kullanıldığını bilmiyorlar. TED ولكنهم لا يعرفون ما إذا كانت هذه التوابل تستخدم للغذاء أو الدواء أو فقط للزينة.
    Ama hadi bir saniye geriye gidip, neden balığın en iyi yiyecek seçimi olduğunu konuşalım. TED ولكن لنرجع خطوة للوراء للحظة ونتحدث لماذا الأسماك هي الاختيار الأمثل للغذاء.
    Yanımıza yemek almalıydık. Bu iş uzun sürecek. Open Subtitles يجب علينا الذهاب للغذاء يا زعيم سيصبح لدينا عمل لفترة طويلة
    "Lütfen bugün saat 1:00'de Eyfel kulesindeki yemek randevumuzu teyid edin. Open Subtitles أرجو تأكيد حجز للغذاء فى مطعم جول فير" الساعة الواحدة ظهرا"
    - öğle yemeği için. İple adam yakalamak beni acıktırıyor. Open Subtitles للغذاء , اصطياد الأشخاص بالحبال يجعلني جائع
    Eski siparişlere ekleyebilir ve öğle yemeği için gelecekleri bekleyebilirsin. Open Subtitles يمكنك إضافتهم للطلبات السابقة و القادمة من الزبائن الذين سيأتوا للغذاء
    Onu yarın öğle yemeğine çıkartıp ve birkaç bira içirtip gerçekleri anlatacağım. Open Subtitles سآخذه للغذاء غداً أشرب القليل معه وسأقول له الحقّيقه
    Çok tıkama kendini. Annen ikimizi öğle yemeğine çıkarmaya geliyor. Open Subtitles لا تشبع نفسك، فوالدتك ستأخذنا للغذاء سوياً
    Kendini yeniden düzenliyor ve bu sayede besin konsantrasyonunun en yüksek olduğu konumu bulup o noktada duruyor. TED تقوم بإعادة تشكيل نفسها، ثم واقعاً تتمكن من بلوغ التركيز الأعلى للغذاء داخل النظام وتتوقف هناك.
    Öğle yemeğinde yine soğuk şehriye mi? Open Subtitles ماذا ؟ المعركونة الباردة للغذاء ثانيةً ؟
    Bazı balinalar, insan gürültüsü çok yüksekse, önemli beslenme ve üreme alanlarından kaçınacaklardır. TED قد تتجنب بعض الحيتان مناطق رئيسية للغذاء أو التكاثر إذا كان الضجيج البشري صخب جدًا.
    Eğer seyahate sabah 9 gibi başladıysanız öğlen bir şeyler atıştırmak, tuvalete gitmek, kahve içmek için mola vereceksiniz. TED فعند بدء الرحلة عند الساعة 9 صباحاً سترغب في التوقف للغذاء أو لاستعمال الحمام أو أخذ قهوة لمتابعة الطريق.
    Ama sonra aylar, hatta bir yıl boyunca beslenmeye ihtiyaç duymayacak. Open Subtitles لكن بعد ذلك لن يحتاج للغذاء مره آخرى لمدة شـهور أو حتى عـام
    Ama düşündüğümüz şey, stresli durumlarda, ... ... bu hormonların damlaları sınırlıdır. Mesela, gıda kaynakları sınırlıdır. TED لكن ما نعتقده أنه تحت ظروف الضغوط مُستوى تلك الهرمونات ينخفض على سبيل المثال وجود موارد محدودة للغذاء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد