Bu virüsü üsse geri getirerek ne yaptığının farkında mısın? | Open Subtitles | هل لكِ أدنى فكرة عمّا فعلتيه بإعادتكِ إيّاه للقاعدة ؟ |
Hemen gezegenin yörüngesinde dönmek, iniş yapmak, bariz yaşam belirtileri için hızlıca etrafa göz atmak ve ana üsse raporlamak. | TED | ستلقي فوراً نظرة خاطفة وسريعة على مدار هذا الكوكب عن أي علامات كبيرة وواضحة للحياة ، وتقدم تقرير للقاعدة |
İlk turda, kendi yerine Güney üsse oy vererek Kuzey'i başarılı bir şekilde ilerlemekten alıkoyuyorlar. | TED | في الجولة الأولى، يصوتون للقاعدة الجنوبية بدلاً من قاعدتهم، وينجحون بمنع الشمال من التقدم. |
Abubakar Al Hassan El-Kaide'nin Güneydoğu Asya'daki iki numaralı adamı. | Open Subtitles | "أبو بكر الحسن" القائد الثانى للقاعدة في جنوب شرق آسيا |
Yeşil dört'ten üsse. | Open Subtitles | أخضر أربعة للقاعدة إنفجار الغازِ الرئيسيِ. |
üsse çok yaklaştık, silahlarınızı aşağı atın. | Open Subtitles | نحن قريبون للقاعدة لذا يمكنكم إلقاء مدافعكم |
üsse bir numune gönderene kadar hiç birşeyden emin olamayacağız. | Open Subtitles | لن نكون متأكدين من هذا حتى نرسل عينة من هذا للقاعدة |
Takımımın bu kadar uzun süre bağlantı dışı bulunduğumuzda üsse dönme emirleri var. - Belki General Hammond takviye güçler gönderir. | Open Subtitles | فريقي كان سيتبع أوامر العودة للقاعدة لو انقطع بيننا الاتصال لفترة طويلة |
Üçlü keşif kolu! Arkadan çevirin ve üsse geri dönmelerini sağlayın. | Open Subtitles | الدورية الثالثة ,لديك أوامر بالعودة للقاعدة |
Siz ikiniz, üsse dönünce raporunuzu verin. | Open Subtitles | أنتما الأثنان، ارجعا للقاعدة من أجل التقرير. |
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. üsse geri dönmemiz emredildi. | Open Subtitles | لا يوجد شيء نفعله، لقد تم أمرنا أن نعود للقاعدة. |
Biliyorum, üsse girmiş olabilecek kişilere indirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أعلم، أنا أحاول تقليصه للأشخاص الذي قد يملكون صلاحية للدخول للقاعدة العسكرية. |
Polenleme ve nektar uçuşu iptâl. üsse dönüyoruz. | Open Subtitles | إلغاء عملية التلقيح وجمع الرحيق، عائدون للقاعدة |
Efendim, bu adamları üsse girmeye çalışırken bulduk. | Open Subtitles | سيدي, لقد أمسكنا بهؤلاء الرجال يحاولون التسلل للقاعدة |
İngiliz silah satıcısı. El-Kaide'ye, Hamas'a, Hizbullah'a satış yapıyor. | Open Subtitles | انه تاجر سلاح بريطاني يبيع للقاعدة ، حماس و حزب الله |
Üssün kendi kendini yoketme geri sayımını 3 dakikaya ayarla. | Open Subtitles | ليتم ضبط التدمير الذاتي للقاعدة عند ثلاث دقائق |
ONI fazla mesai yazmadan önce merkeze dönmek için iki saatimiz var. | Open Subtitles | لدينا فقط ساعتين للعودة للقاعدة قبل أن يقوم أوني بإحتساب الوقت الزائد |
Jazz'dan, Ay Üssü İki'ye, Jazz'dan, Ay Üssü İki'ye. | Open Subtitles | من جاز للقاعدة القمرية 2 من جاز للقاعدة القمرية 2 |
Ekim 2007'de A.B.D. ve koalisyon kuvvetleri Irak'ın Suriye sınırında, Sinjar şehrinde bir El Kaide hücre evine baskın yaptı. | TED | في أكتوبر 2007، داهمت الولايات المتحدة وقوات التحالف البيت الآمن للقاعدة في مدينة سنجار على الحدود السورية للعراق. |
Hammond konuşuyor. üs için hemen Sınıf-bir güvenlik karantinası istiyorum. | Open Subtitles | هذا هاموند أريد إغلاق أمني من المستوى الأول للقاعدة |
Ama bu kural 17'yi ihlal etmek olurdu. Belki de en önemli kuralı: | Open Subtitles | ولكن ذلك سيكون إنتهاك مباشر للقاعدة السابعة عشر والتي قد تكون أهم قاعدة |
Bak adamım top seni geçerse, 4. kaleye yollayın. | Open Subtitles | أنظر, يا رجل, إن وصول رجل للقاعدة الثانية, هو اول علامة مؤشرة |
Ama bilmiyorum, geri dönüp platin kurala bakınca sanırım bir de 9. adım vardı. | Open Subtitles | لكني لا أعلم، بالعودة للقاعدة البلاتينية أعتقد أنه هناك خطوة تاسعة |
Hayır, Nate Pope hava üssüne mesaj falan göndermedi. | Open Subtitles | لا، لا، "نات بوب" لم يرسل رسالة مشفرة للقاعدة العسكرية |
Çevirme bilgisayarı Merkez sistemden ayrılmış durumda. | Open Subtitles | كمبيوتر الاتصال معزول من الحاسوب الرئيسي للقاعدة |