Yazılım bunu çok görünür bir biçimde yaptı, çünkü yazılım ölçülebilir. Fakat asıl olan bunun web'in tümünde gerçekleştiği. | TED | أنجزت البرمجيات هذا بطريقة كانت واضحة، لأنها قابلة للقياس. لكن الشئ الملاحظ أن هذا في الواقع يحدث عبر الويب |
ölçülebilir psikolojik işaretlere dayalı sübjektif bir değerlendirme, tamam mı? | Open Subtitles | لا,إنه تقييم موضوعي يستند على علامات نفسيه قابلة للقياس الكمّي,حسناً |
Sana söylediğim gibi ölçü kullanmalısın ve her ilmiği saymalısın. | Open Subtitles | افعلي حامل للقياس مثل ما اخبرتك واحسبي الغرز التي تغرزينها |
Ayağını şuraya koyarmısın, sadece ölçü için? | Open Subtitles | اه , اتعلم , هل يمكنك وضع حذائك بجانبها فقط للقياس ؟ |
- Ölçüm için resmi bir mola. | Open Subtitles | - فترة الإستراحة الرسمية للقياس |
Yani gelecek hafta bir terzi provası için bizi Bath'da görebilirsin. | Open Subtitles | لذلك ترقبينا في باث الأسبوع القادم للقياس |
Ama elinizde bir arada milyonlarca hava molekülü varsa ölçülebilir, öngörülebilir ve terbiyeli bir biçimde davranmaya başlarlar. | TED | أما إذا كان لديك ملايين من جزيئات الهواء مجتمعة، فإنها تتحرك بطريقة قابلة للقياس والتوقع وتعتبر منتظمة أيضًا. |
Çok sayıda insanın, apaçık soruların ve ölçülebilir cevapların olduğu anketlere alınması yerine araştırmacılar bireysel görüşmelerle, bazen küçük gruplarla, kişilerin daha açık tartışmalara dahil edildikleri mülakatlar yürüttüler. | TED | بدلا من أخد تصويت عدد كبير من الناس مع أسئلة واضحة وإجابات قابلة للقياس الكمي، أجرى الباحثان مقابلات شخصية، أحيانا في مجموعات صغيرة، مع إشراكهم في مناقشات أكثر انفتاحا. |
Son derece "etten kemikten", gözle görünen ölçülebilir fiziksel farklardan bahsediyorum. | TED | انا اتحدث عن امور اساسية, جوهرية امور ملموسة, قابلة للقياس |
Başkaları ölçülebilir sonuçlara bakarken ben daha manevi değerlerle ilgileniyorum. Mesela, neşelendiriyor mu? | TED | حيث الاخرون ربما ينظرون لنتائج قابلة للقياس صرت اميل بشكل كبير للصفات الغير ملموسة اتساءل مثلا هل تجلب البهجة؟ |
Bu üçünde ölçülebilir gölgeler var. | Open Subtitles | الآن، هذه الثلاثة لها ظلال شمسية قابلة للقياس. |
İkincisi de, gerçeğin miktarı her zaman ölçülebilir değildir. | Open Subtitles | الثانى هل تلك الحقيقه ليست قابله للقياس دائماً |
Bu bizim için çok önemli bir değişimdi çünkü başarıyı toplumun bize sağladığı toplu bir ölçü olarak tanımladığımız andan itibaren başarı ölçülebilir oldu. Çünkü eğer başarı toplumdaysa o zaman buna işaret eden birçok veri vardır. | TED | وكان هذا تحول مهم جدًا بالنسبة لنا لأن اللحظة التي عرفنا فيها النجاح بأنه تدبير جماعي يقدمه لنا المجتمع أصبح قابلًا للقياس لأنه إذا كان في المجتمع، هناك نقاط بيانات متعددة حول ذلك |
Kakao tenekesi ölçü kabımız haline geliyor. | Open Subtitles | علبة النستله أمست واحدةً للقياس |
M.S. için bu iyi bir ölçü çünkü M.S. hastaları maalesef görme bozuklukları da yaşar -- görme kaybı, bulanık görme. | TED | وهذا شيء جيد للقياس في حالة تصلب الأنسجة المتعدد، لأن المرضى بتصلب الأنسجة المتعدد يعانون للأسف من مشاكل في الرؤية-- فقدان الرؤية، أو الرؤية غير الواضحة. |
Bir ölçü birimi olarak para. | Open Subtitles | المال كأداة للقياس . |
- Ölçüm için resmi bir mola. | Open Subtitles | - فترة الإستراحة الرسمية للقياس |
Yarınki terzi provası için herkes hazır mı? | Open Subtitles | ...لذلك كنت كنت أريد التأكد من أن كل شيء جاهز للقياس غداً صباحاً |
Ve senin gitmen gereken yer de son gelinlik provası için Marie'nin yeri. | Open Subtitles | (وأنت يجب أن تذهبي إلى (ماري للقياس النهايي لفستان زفافك |