Yani araştırma yok, yenilik yok uğruna tıbba girdiğimiz şeyi yapmaya fırsatımız yok. | Open Subtitles | إذا لا أبحاث، أو إبداع، ولا فرصة للقيام بما دخلنا الطب للقيام به. |
Eğer bu kitap tutmazsa, sen bunu kafana takmaya bir son vereceksin ve en iyi yaptığın şeyi yapmaya geri döneceksin. | Open Subtitles | إن لم ينجح هذا الكتاب ستتوقف عن ا و تعود للقيام بما تجيده |
Ben gerçekten o şeyi yapmaya hazırdım-- istediğin şeyi-- | Open Subtitles | أنا حقًا كنت مستعدة للقيام بما تريده. |
Aksi takdirde,ilk etapta yapmamız gereken şeyi yapmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | عدا ذلك، سنضطر للقيام بما كان علينا فعله بالمقام الأول |
Atalarının 100 milyon yıldır yaptığı şeyi yapmak için burada. | Open Subtitles | انها هنا للقيام بما فعله اجدادها لاكثر من مئة مليون سنه |
Bazen, doğru olanı yapmak için, bir çift güzel ayakkabıyı mahvetmen gerekir. | Open Subtitles | حسنا,أحيانا يجب أن تفسد زوج جيد من الأحذيه للقيام بما هو صواب |
Kimsenin yapmadığını yapmak için, isteğimizi ve cesaretimizi toplamalıyız. | TED | علينا السعي للحصول على الإرادة والشجاعة للقيام بما لم يقم به أحد من قبلنا. |
Önemli olan, zirveye çıkmamızı sağlamak için birinin gerekeni yapacak kadar cesur olması. | Open Subtitles | إنه بشأن تواجد أحد ما هنا لديه الجرئة للقيام بما عليه ليضعنا في القمة. |
Keşke gerekeni yapacak kadar cesur olsaydım. | Open Subtitles | إذا فقط كان لدي الشجاعة للقيام بما ينبغي القيام به |
Sen de yaptığın şeyi yapmaya mecbur değildin. | Open Subtitles | -لم تكوني مضطرّةً للقيام بما قمتِ به أيضاً |
Doğru şeyi yapmaya hazırlanmalıyım. | Open Subtitles | علي الاستعداد للقيام بما في مصلحته |
Gereği olabilecek şeyi yapmaya kendini bileyle. | Open Subtitles | شدي من أزرك للقيام بما قد يسنلزم فعله |
Sevdiğin şeyi yapmaya devam etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تسعي دائما للقيام بما تحبينه |
Kesinlikle daha fazlasını kullanabiliriz-- hayır, umutsuzca daha fazlasına ihtiyaç var-- merhametli karşı koyanlar ve doğru şeyi yapmaya çabalayacak kamu odaklı bilim adamları ve mühendisler ve yönetmek kolay olmayacak. | TED | سيفيدنا كثيرًا وجود أكثر-- أو بالأحرى، نحن نحتاج إلى وجود أشخاص متعاطفين يخدمون هذه القضايا، وبحاجة إلى علماء ومهندسين يركزون على الصالح العام ويسعون للقيام بما هو صحيح، وليسوا أشخاصًا يسهل إدارتهم. |
Fakat gerçekten yapmak istediğim bir şey varsa ve progeria sokak çetesi ya da hakem gibi araya giriyorsa, biz daima o şeyi yapmak için bir yol buluyoruz. Bu tam olarak progerianın hayatımın kontrolünde olmadığını gösterir. | TED | ولكن عندما يكون هناك شيء أريد حقا ان افعله ويعترض مرض الشيخوخة المبكرة الطريق, مثل فريق الاستعراضات أو فريق التحكيم ، دائما نجد وسيلة للقيام بما نحب، وهذا يبرهن لكم بأن مرض الشيخوخة المبكرة لا يسيطر على حياتي |
Bundan daha iyisi yapmak için çalışıyoruz. | TED | ونحنُ في طريقنا للقيام بما هو أفضل من ذلك. |
O bizi buraya bir amaçla gönderdi onun işini yapmak için. | Open Subtitles | . . هو من أرشدنا إلى هنا للقيام بما يريده |
Çoğu bunu yapacak kadar erkek değil. | Open Subtitles | ...لأن معظم الرجال لا يتمتعون برجولة كافيه للقيام بما فعلته. |
İçimde yapılması gerekeni yapacak kadar May var. | Open Subtitles | هناك ما تبقي من (ماي) بداخلي للقيام بما يجب علي القيام به |