Tanrım. Tatlım, benimkiler yeni bitti. Ama istersen bir koşu markete gidebilirim. | Open Subtitles | حسناً يا عزيزتي، لقد نفد البيض لكن يمكنني الذهاب للمتجر إن أردتي |
Senin için daha bir saat önce markete gittim. Bekleyemez mi? | Open Subtitles | لقد ذهبت للمتجر لأجلك قبل ساعة ألا يمكنك الإنتظار لوقت لاحق؟ |
Adam markete gidiyor ve alerjisinin olduğu tek şeyi alıyor. | Open Subtitles | هو ذهب للمتجر واشترى الشيء الوحيد الذي لديه حساسية تجاهه |
Bir dükkana gidip, dilediğiniz güç barlarından, bizim yaptığımız gibi, size uygun olanı alacağınızı mı düşünüyorsunuz? | TED | هل تعتقد أن بإمكانك الذهاب للمتجر وأن تتخير من مجموعة من أطعمة الطاقة، كما نفعل نحن، وتختار منها المناسب؟ |
Niye sadece bir dükkana gidip kendileri için hazır hale getirilmiş bir paket fındık almıyorlar? | TED | لمَ لا يذهبون للمتجر ويشترون كيساً من المكسرات قام شخص آخر بكسرها وتقشيرها لهم؟ |
Sana mağazaya gidip... 4 tane kulaklık takımı almanı söyledim. | Open Subtitles | قلت لك أن تذهب للمتجر المختص وشراء أربع سماعات لعينة |
O herif dükkâna geldiğinde, Patrick için orada olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تكوني هناك معه عندما يأتي ذلك الشخص للمتجر |
- Bugün yapacak çok işim var markete gidemem sanırım. | Open Subtitles | اليوم، لا يُمكنني الذهاب للمتجر لأنّ لديّ العديد من المشاغل. |
markete gidip biraz alkol almayıyım. Tamam. | Open Subtitles | و الان تعال انا يجب انا اذهب للمتجر و احضر بعض المشروب |
Acıkmaya başladım, bu yüzden markete gidip biraz alışveriş yaptım. | Open Subtitles | لذا ذهبت للمتجر واشتريت بعض الأغراض صنعت بيض مقلي |
markete girdiğinde sağındaki çıkışa doğru ilerle. | Open Subtitles | ، عليك أن تواصل حتى الَمخْرَج اليمين .ستجده على يمينك عندما تصل للمتجر |
Her şeyi izledim. markete girdiğinden beri gözüm üstündeydi. | Open Subtitles | راقبت الأمر بأكمله رأيتها منذ أن دخلت للمتجر |
markete gideceğim. Yemekte ne istersin? Bilmiyorum. | Open Subtitles | جيد, أنا ذاهبة للمتجر, ماذا تريد للعشاء؟ |
Bir dükkana girip yemek almaya cesaret edemedi diyelim | Open Subtitles | المفترض بأن ليس لديه الجرأة للذهاب للمتجر والحصول على الطعام |
Annen şimdi dükkana gidip sana harika oyuncak askerler getirecek. | Open Subtitles | أمّك ستذهب للمتجر الآن. ستجلب لك لعبة الجنود. |
Yine de Keyes, dükkana doğru yürürken, herşeyin kötüye gideceği içime doğmuştu. | Open Subtitles | و كنت أشى فى طريقى للمتجر و فجأة أحسست أن كل شئ سيفشل |
Haydi, sıradaki reklamlar başka bir şey yapmamı sağlamadan şu mağazaya gidelim. | Open Subtitles | هيا ، سنذهب للمتجر قبل أن يجعلني الإعلان التالي أفعل شيئاً آخر |
Altıya kadar mağazaya geri götürülmeliler! İnin üstlerinden! İnin! | Open Subtitles | يجب أن يعودوا للمتجر في الساعة السادسة،ابتعدواعنهم،ابتعدوا.. |
Geri gelecek kadar aptalsa, mağazaya kesinlikle giremez. | Open Subtitles | إذا كان غبي بدرجة كافية بعودته لن يتمكن بالدخول للمتجر |
Tanıklara göre bir adamla bir kadın dükkâna girip delirmişler. | Open Subtitles | مرحباً، طبقاً لأقوال الشهود، دخل للمتجر رجل وإمرأة، وجنّ جنونهما. |
Onu çocukların ve başka şeylerin olduğu bir Alışverişe merkezine götürsem daha anlamlı olurdu. | Open Subtitles | سيكون معقولا اكثر لو اخذته للمتجر. سواء كان هناك اطفال او لا. |
mağazanın girişine götürebilir misiniz beni? | Open Subtitles | أيمكن أن تأخذيني للمتجر الذي بالطابق الأول؟ |
Yani takıntılı bir şekilde alışveriş yapman mı gerekiyor? | Open Subtitles | اذن فأنت لديك ذلك الاحتياج المفرط للذهاب للمتجر |
İş çıkışı kostüm dükkanına gidelim mi? | Open Subtitles | اذا. هل يمكننا ان نذهب للمتجر بعد العمل؟ |
Evet, bu devam ederse, sikerler. Sen ve ben bir dükkan açarız. | Open Subtitles | نعم، إن استمر هذا الوضع بئساً، أنا وأنت سنؤسس للمتجر |
Her gün bakkala giderken penceresini tıklatıyorum. | Open Subtitles | كل يوم قبل أن أذهب للمتجر أطرق على نافذتها |
İkiniz el birliği ile Mağaza için tehlike oluşturuyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم معا تخلقان المشاكل و الخطر للمتجر |
Çünkü bunu mağazaya geri vereceğim,mağazadan para almak için. | Open Subtitles | لأنني سأعيده ثانية للمتجر للحصول على مقابل |