Sen şişenin altına vuruyosun ben de sallıyorum, ama benim duyularıma göre tüm bunlar tek bir bilgi kaynağında toplanıyor. | TED | أنت قمت بضربه من فوق، وأنا قمت بهزّه، ولكن من وجهة نظر حواسّي، يقترن هذان معا في مصدر واحد للمعلومات. |
Cylonlar hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz ve daha çok şey öğrenene kadar elimizdeki tek bilgi kaynağını yok etmeyeceğiz. | Open Subtitles | أعنى أننا لانعلم بالكاد أي شيء عن السيلونز وحتى نعلم المزيد , لن نقوم بتدمير المصدر الوحيد للمعلومات بحوزتنا .. |
Doğrudan soramayız ama bilgi almanın başka yolları da mevcut. | Open Subtitles | لن نذهب لهم مباشرة ونسألهم هناك طرق أخري للوصول للمعلومات |
Veba için bir ilaç üzerinde çalışıyorlar. Bendeki bilgiye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إنهم يعملون علي إيجاد علاج للطاعون إنهم يحتاجون للمعلومات التي لدي |
Kısacası, gezegenimiz hakkındaki bilgilere erişimin demokratikleşmesini istiyoruz. | TED | باختصار، نود دمقرطة حق الوصول للمعلومات المتعلقة بكوكبنا |
Okula bilgi edinmek için gitti çünkü bilginin var olduğu yer orasıydı. | TED | وكانت تذهب الى المدرسة لكي تحصل على المعلومات لانه حينها كانت المدارس هي المصدر الوحيد للمعلومات |
Doğrudan soramayız ama bilgi almanın başka yolları da mevcut. | Open Subtitles | لن نذهب لهم مباشرة ونسألهم هناك طرق أخري للوصول للمعلومات |
Kan tahlil sonuçları inanılmaz bilgi kaynaklarıdır. | TED | نتائج فحص دم .. وهي مصدر رائع للمعلومات |
Bayes çıkarımının temel fikri ise iki bilgi kaynağına sahip olduğumuzdur ve bunlardan çıkarımınızı yaparsınız. | TED | والفكرة الأساسية للاستدلال البايزي وهو أنّ لديك مصدرين اثنين للمعلومات تقوم بالاستناد عليهما بوضع استدلالك الخاص. |
Şimdi bu dış hareketten dolayı ekstra bir duyusal bilgi kaynağım oluverdi. | TED | الآن حصلت على مصدر اضافي للمعلومات الحسية نتيجة لذلك الفعل الخارجي. |
Onlar, medya alimlerinden daha doğru bilgi kaynaklarıymış gibi görünüyor. | TED | حيث سيصبحون مصادر موثوقة للمعلومات أكثر من الخبراء الإعلاميين. |
Metinleri bir çizgiyle göstermek istiyorum bu çizgileri bilgi aracı olarak kullanmak istiyorum. | TED | لذا، أردت أن أخفي تلك الخطوط بشريط لأني أردت إستخدام هذا الشريط كطريقة للمعلومات هنا |
Mumyalar büyük bilgi kaynağıdır,... coğrafi olarak çok az... ve geçmişte sınırlı sayıda olduklarını saymazsak. | TED | ،تشكل المومياءات مصدرا كبيرا للمعلومات إلا أنها محدودة جغرافيا .ومحدودة في الزمان كذلك |
Bu değişiklikler insanların saklanmış bilgiye nasıl ulaştıklarını etkiliyor. | TED | يبدو أن هذه التغييرات تؤثر أيضا على كيفية استرجاعنا للمعلومات المخزنة. |
Bugün milyarlarca insan iletişim araçlarına sahip, bilgiye daha fazla erişim mümkün ve eskiye kıyasen tesir gücü daha yüksek. | TED | اليوم ملايين المواطنين لديهم أدوات أكثر. وإمكانات أكبر للوصول للمعلومات. قدرة أكبر على التأثير أكثر بكثير من ذي قبل. |
Düzeltme,Bu şeyi uçurmak için senin alt düzeydeki beyninden üst düzey bilgilere ihtiyacım var. | Open Subtitles | تصحيح، أنا فى حاجة للمعلومات المتطورة التي بعقلك المتدنى كي أحلق بهذا الشئ |
Yani bu müzeler genelde pasif, genellikle sunucu olarak müze ile bilginin alıcısı olarak seyirciler arasında pasif bir ilişki bulunuyor. | TED | وهو أن هذه المتاحف هي في العادة سلبية، لديها علاقات سلبية بين المتحف كمقدم العرض والجمهور، كمستقبلين للمعلومات. |
Diyorlar ki, her 18 ay, insanoğlunun bilgisi, yani dünyada olan bilgiler iki katına çıkıyor. | TED | يقولون أن نطاق المعلومات البشرية هو الآن يتضاعف كل 18 شهرا أو نحو ذلك، المجموع الكلي للمعلومات البشرية. |
Duyu değiştirme, beyne bilgiyi alışılmadık duyu yollarından sağlamak demek ve beyin bu bilgiyi anlamanın bir yolunu buluyor. | TED | وهذا يشير للمعلومات الوافدة إلى الدماغ عبر قنوات حسية خاصة، والدماغ يتدبر أمر التصرف بها. |
O zamandan beri Devrim Muhafızları ordusu içindeki birincil istihbarat kaynağımız kendisi. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين، أصبح مصدرنا الأول للمعلومات الاستخباراتية داخل الحرس الثوري الإيراني |
Buradaki insanlar üzerinden oluşturulan genetik veri; yapıImış diğer çalışmalar gibi, insanlığın Afrika'da doğduğundan yana kuşkuya yer bırakmıyor. | Open Subtitles | لا يوجد تساؤل طبقاً للمعلومات الوراثية التي أخذت من الناس هنا وكذلك طبقاً لدراسات أخرى |
İnsanları, bilgileri değerlendikleri biçimde olduklarından daha eğilimli yaptık. | TED | لقد جعلنا الناس أكثر ميلا في أسلوب معالجتهم للمعلومات. |
Sınıflandırılmış bilgilerin açık kaynağı jenerasyonumuzun habercileri için büyük bir oyun değiştirici olacak. | Open Subtitles | المصدر المفتوح للمعلومات السرية سيكون بكل تأكيد أكبر تغيير لعمل الصحفيين في جيلنا. |
O kızın sahip olduğu yetenekleri kanıtlayan bir çok veriye sahibiz. | Open Subtitles | نملك كلّ الانواع للمعلومات الذي يثبت قدراتها. |
Sadece NPA içinde 141 kişinin özel tim bilgisine ulaşma izni var. | Open Subtitles | NPA هناك 141 شخصاً يمكنهم الوصول للمعلومات عن اللجنة ضمن الـ |
İstihbarata duyduğunuz gereksinimi size karşı kullanırlar. | Open Subtitles | إنهم يستغلون حاجتك للمعلومات ضدك |