Keşke gitmek zorunda olmasaydım, ama yarın erken kalkmam gerekiyor. | Open Subtitles | ليتني لن أضظر للمغادرة لكن غدا يجب أن أستيقظ مبكراً |
Ama görüyorum ki hepiniz gitmek için hazırlanmışsınız... sizin yolunuzdan çekileyim. | Open Subtitles | لكن، استطيع ان اراكم جميعاً تستعدون للمغادرة سوف اخرج من شعرك |
Buraya geri döndüm çünkü biri beni öldürmeye çalışıyor, ve en başta beni gitmeye zorlayan olayla bir ilgisi var. | Open Subtitles | جئتُ إلى هنا لأن أحدهم يحاول قتلي و هذا متعلق بما حصل في السابق و أضطرني للمغادرة في المقام الأول. |
gitmeye hazır değilim baba. Yemeğe davet edildim. | Open Subtitles | أنا لست على استعداد للمغادرة, ابي لقد دعيت لتناول العشاء |
Yarın sabah ayrılmaya hazır olacağınıza inanıyorum. | Open Subtitles | أتمنى بأن تكون مُستعداً للمغادرة صباح الغد |
Benim işimde, yıllardır birçok insan tanıdım, gitmek ve ölmek için hazırlardı. | TED | في عملي وعلى مر السنين , تعرفت على الكثيرين ممن كانوا مستعدين للمغادرة مستعدين للموت |
Dün geceki partiden sonra, ...hiçbirimiz eve gitmek için kılını bile kıpırdatmadı. | Open Subtitles | بعد حفلة ليلة الأمس، لم يبذل أي منا أدنى جهد للمغادرة. |
Herkes buradan gitmek için hazır olsun. | Open Subtitles | أريد الجميع أن يكونوا في السيارات وجاهزون للمغادرة الآن |
Yani hoşçakal demeden gitmek zorunda değilim. | Open Subtitles | والذي يعني بانني لستُ مضطرة للمغادرة بدون توديعك |
Ben gitmek zorunda kaldı. Karısı kaza yapmış. | Open Subtitles | اضطر بين للمغادرة ، فقد تعرضت زوجته لحادث |
Belki de burayı pek sevmemiştir ve gitmeye hazırlanıyordur. | Open Subtitles | أوه، ربّما هو فعل، لم يحب هنا والآن هو جاهز للمغادرة |
gitmeye hazır olduğunda arabamı alabilirsin. | Open Subtitles | عندما تصبح مستعداً للمغادرة تستطيع أن تأخذ سيارتي |
Heimdall kargo gemisini gitmeye hazır hale getirdi. | Open Subtitles | لقد أعد هايمدال سفينة الشحن و هى جاهزة للمغادرة |
Daedalus gitmeye hazır olduğu anda geçidi tuşlamanı istiyorum. | Open Subtitles | وأريدك أن تتصلي عندما تجهز الديدلوس للمغادرة |
Gücenmiyorum, Pazartesi günü ayrılmaya hazır olurum. | Open Subtitles | أنا لست غاضبة سأكون مستعدة للمغادرة يوم الإثنين |
Benim gitmem gerekiyor, sevgilim. Sevkiyatta sorun çıkmış. | Open Subtitles | عزيزتي أنا مضطر للمغادرة الآن واجهت الشحنة بعض المشاكل و يجب أن اكون هناك |
Peseshet çıkmaya hazırlanırken, solgun ve zayıf bir kadın onu kapıda durdurup muayene etmesi için yalvardı. | TED | تستعد بييسشيت للمغادرة عندما دنت منها امرأة شاحبة ونحيلة قرب الباب ترجوها أن تفحصها. |
Erken ayrılmak için her zaman inandırıcı bir sebep aramıyor muyduk? | Open Subtitles | حسنا، تعلمين ماذا؟ دائما ما نبحث عن سبب جيد للمغادرة باكرًا. |
Ben , üzgün çok terk duyuyorum ama yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أنا أيضا حزين لأني مضطر للمغادرة لكن ليس هناك شيء يمكن فعله |
Sabrınız için teşekkür ederiz. 323 numaralı tren ile kalkışa hazırız. | Open Subtitles | شكراً أيها المواطنين على صبركم، نحن الآن جاهزين للمغادرة القطار رقم 323 مع التوقفات.. |
Ailesini korumak için gitmesi gerektiğini. | Open Subtitles | بأنه اضطر للمغادرة كي يبقي والديه بأمان |
Diğer şirketlerde, teknolojinin bir sebeple kenara itildiğini görebilirsiniz. Ayrılma ya da emeklilik zamanı gelmiş gibi. | TED | ولكن بشركات أخرى، قد نجد أن التكنولوجيا مهمشة لسبب ما، وكأنه حان الوقت للمغادرة أو التقاعد. |
Eğer söz verdiği şeyi yaparsa, sen ve kızın, ...gün sonunda gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | إذا إلتزم بوعده، أنتِ وطفلتكِ ستكونون أحرار للمغادرة فى نهايه هذا اليوم. |
Perşembe günü gitmen için hazır olup olmadığını değerlendireceğiz. | Open Subtitles | لنرى ما إذا كنت مستعداً للمغادرة بحلول يوم الخميس |
Emin misin? Tamam, çıkmak için hazır olduğunda beni ararsın, olur mu? | Open Subtitles | هل أنت متأكده ؟ اوكي , اتصلي بي عندما تكونين مستعده للمغادرة, اوكي؟ |