Sevdikleri insanlar katlediklerinde insanlara ne olabileceğini daha evvelden de gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت من قبل ما يحدث للناس الذين يتم ذبح أحبابهم |
Biz,vergi esasının bir parçası olan... ...ve eskiden vergi ödeme yükü bulunan insanlara... ...kapı açan bu sistemleri değiştirmek istiyoruz. | TED | ونريد أن نحول النظم التي تفتح الأبواب للناس الذين كانوا سابقا من الأعباء الضريبية إلى جزءا من قاعدة الضرائب. |
Bu süreci yaşayan insanlara göre birkaç hafta zor geçiyormuş. | TED | بالنسبة للناس الذين مروا بهذه العملية، سيكون هناك بعض الأسابيع العصيبة. |
Ama neticede Hooverville gidecek başka bir yeri olmayan insanlar için var. | Open Subtitles | ولكن في النهاية لهذا هوفرفيل موجودة للناس الذين ليس لديهم مكان آخر |
"Cüce" dwarfizmi olan insanlar için kullanılan kaba bir kelimedir. | Open Subtitles | القزم هي كلمة تطلق للناس الذين يعانون من مرض التقزّم |
Yani, bizden daha zengin, daha mutlu seks hayatları daha ilginç insanların görüntülerinin bombardımanı altında yaşıyoruz ve kendimizi kötü hissediyoruz. | Open Subtitles | أقصد, دائماً ما نستاء من تلك الصور للناس الذين هم أغنى منا وأكثر سعادة ويحظون بجنس أحسن منا ويجعلنا نشعر بالسوء |
Bulmacayı çözdüğünde, neler olduğunu anlatabildiği herkese anlatmaya çalıştı, bunun anne ve babasına ne yaptığını ve öğleden sonraları evlerinde oksijen tanklarıyla gördüğü insanlara ne yaptığını. | TED | عندما اكتشفت حل اللغز، بدأت بإخبار كل شخص تستطيع إخباره عما حدث، ما تم فعله لوالديها، و للناس الذين رأتهم بخزانات الاكسجين بمسقط رأسها بعد الظهر. |
Eğer öldürülürsem beni çok seven bu insanlara ne olacak? | TED | و هو أنه في حال قُتلت، ماذا سيحدث للناس الذين يحبونني جداً؟ |
Zor çünkü empati ve şefkati bize düşmanlık ve aşağılama gösteren insanlara genişletmemiz anlamına geliyor. | TED | هذا صعب لأنه يعني أن نوصل التعاطف والتسامح للناس الذين أظهروا لنا العنف والازدراء |
La Crosse Halk Kütüphanesi'nde bizleri ziyaret eden insanlara söylediğim şey de tam olarak bu. | TED | وهذا بالضبط ما أقوله للناس الذين يأتون لزيارتنا في مكتبة مدينة لاكروس العامة. |
İlki, sanatlarını bir şeyin içine koydular. İkincisi de, bu şeyi dünyaya, o sanatı isteyen insanlara yaymak. | TED | أولا، تخزين الفن على شيء، وثانيا، توزيعها على انحاء العالم للناس الذين أرادوا الفن. |
Ve temel düşünce ise, merhamet sizi daha sonra size iyilikle dönecek insanlara, iyi şeyler yapmaya yönlendiriyor. | TED | حسنا. وهنا. الفكرة الأساسية هي أن تقود الرحمة لفعل الخيرات للناس الذين سيردون الجميل |
Sıklıkla eylem ve eylemsizliğimizin asla görmeyeceğimizi ve tanımayacağımızı düşündüğümüz insanlara ne yaptığını anlamayız. | TED | نحن في أغلب الأحيان لا ندرك ما تفعله حركاتنا وسكناتنا للناس الذين نعتقد أننا لن نراهم ولن نعرفهم مطلقاً. |
Kitap "okuyan" insanlar, kitap "okumayan" insanlara giderler. | Open Subtitles | الناس الذين يقرأون الكتب يذهبون للناس الذين لا يقرأون الكتب |
Bu yüzden çok vakit harcadık bu veriye anlam kazandırabilmek için ve bunu kullanan insanlar için. | TED | لذلك أمضينا الكثير من الوقت نفكر كيف نجعل تلك البيانات ذات معنى للناس الذين يستخدمونها. |
Gerçek şu ki lüksün çok farklı türleri var. Göreceli lüks de var, zengin olmayan insanlar için. | TED | والحقيقة هي أن هناك أنواع مختلفة جداً من الرفاهية. وهناك الرفاهية التي هي نسبية ، للناس الذين لا يملكون الكثير. |
Misyonu, onlara en çok ihtiyacı olan insanlar için doktor yetiştirmek: Bir milyardan fazla hayatında hiç doktor görmemiş, uydurulmuş her türlü açlık sınırının altında yaşayan ve ölen insanlar için. | TED | مهمتها تدريب أطباء للناس الذين يحتاجونهم أكثر من أي شيء آخر: الأكثر من مليار الذين لم يروا طبيباً من قبل، الناس التي تعيش و تموت تحت كل خطوط الفقر التي وجدت. |
Sadece evde oturup televizyon izlemek isteyen insanların uydurduğu bir hastalık. | Open Subtitles | مرض مختلق للناس الذين يريدون طوال اليوم في البيت ويشاهدوا التلفزيون |
Bu, sabahları gazetenizi getiren insanların başına geliyor. | TED | يحدث للناس الذين يقومون بإيصال الجريدة في الصباح. |
Cehennem korkaklar, ikiyüzlüler ve kendi inançlarının gücüyle yaşamaktan korkanlar içindir. | Open Subtitles | فالجحيم هى للجبناء والمنافقون وهى للناس الذين يخافون من الحياة بقوة الميثاق |
Esasen tasarım, hem biz tasarımcılar hem de birlikte çalıştığımız kişiler için sürekli öğrenme prosesinin dinamiklerinden biri. | TED | في النهاية, التصميم ذاته هو عملية لتعليم مستمر للناس الذين نعمل معهم و لهم و لنا نحن كمصممين. |
Yaşamayı gerçekten hak eden insanlar için ne kadar işe yaracağını bir düşün. | Open Subtitles | فكر في النفع الذي ستسديه للناس الذين يستحقون الحياة فعلًا. |
Sayle, çalıştığım kişilere karşı mahcup duruma düştü. | Open Subtitles | سايلي اصبح محرجاً للناس الذين اعمل لديهم |