Doğal olarak başarı için gerekli olan şeylerden biri performans. | TED | ومن الواضح أن أحد الأشياء التي نحتاجها للنجاح هو الأداء |
Ve bu ekonomik süreçte hiç bir başarı görmezlikten gelinemez. | Open Subtitles | وفي هذا المناخ الاقتصادي أي وسيلة للنجاح لا يمكن تجاهلها |
Aslında bunu yapmak başarı için mutlak bir gerekliliktir. | TED | في الواقع، يعتبر هذا متطلباً أساسياً للنجاح. |
İnsanlara sınırlama olmadan başarmaları için fırsat verdiğimiz zaman, bu onlara kişisel tatmin ve başarılı bir hayat sağlayacak. | TED | عندما نعطي الناس فرصة للنجاح بلا حدود، فإن ذلك من شأنه أن يؤدي إلى تحقيق الذات وإلى حياة مزدهرة. |
Fikrimi pratik bir çözüme dönüştürmeye kararlıydım ama belirsizlik ile karşı karşıyaydım ve başarılı olacağımın garantisi yoktu. | TED | كنت عاقدًا العزم لرؤية فكرتي يتم ترجمتها إلى حل عملي، ولكني قوبلت بالشك ولم يكن هناك ضمان للنجاح. |
Hanımlar, Cheerios seçmelerindeki başarının sırrı gaddar bir dürüstlükle yapılmasıdır. | Open Subtitles | آنساتي المفتاح للنجاح في اختبارات التشجيع هو الصدق بطريقة وحشية |
Asıl nokta şu ki büyücü ve kahinler birlikte çalıştığında başarıya ulaşacakları çok yol var. | TED | المقصد الأساسي هو، أن السحرة والأنبياء الذين يعملون سويًا لديهم مسارات عديدة للنجاح. |
Oh, ve şu başarma hissinin üstesinden gelme duygusuyla etrafta yürüme. | Open Subtitles | ولا تنسَ بأنك وأنت تتجول أن تشعر بالشعور الغير المستحق للنجاح |
O anda başarı ve yaratıcılık hakkındaki görüşüm değişti. | TED | في تلك اللحظة، نظرتي للنجاح والإبتكار تغيرت. |
Fakat bunların hepsi o asıl başarı tanımlamasının etrafında toplandı. | TED | لكنها جميعاً تدور حول التعريف الأصلي للنجاح. |
Öncelikle, kazanmak için kendi yolunuzu dikte edebilirsiniz ancak başarı için kendi yolunuzu dikte edemezsiniz. | TED | أولاً، قد تكون قادراً على تحديد طريقك للفوز، لكنك لن تستطيع تحديد طريقك للنجاح. |
Diyojen sürgündeyken, başkalarının fikirlerini ve toplumun başarı kıstaslarını reddederek özgür olabileceğine karar verdi. | TED | في المنفى قرّر ديوجين أنه من خلال رفضه آراء الآخرين والتدابير المجتمعية للنجاح.. يمكن أن يكون حراً فعلاً. |
New Mexico'daki VLA tesisi başarı şansımızın anahtarıdır. | Open Subtitles | المصفوفه الكبيرة التى فى نيو ميكسيكو هى مفتاحنا للنجاح |
Bir millet başarı için, bir insan gibi dahili reflekslerle donanmalıdır. | Open Subtitles | ألأمة ، كألفرد، يجب أن يكون لديها حافز داخلي للنجاح |
Ancak internette başarılı olmanın diğer bir getirisi de internet nefreti. | TED | لكن الجانب الآخر للنجاح عبر الإنترنت هو الكره |
İnsanları öncelemenin üçüncü zorunluluğu insanlara dönüşüm süresinde ve sonrasında başarılı olmaları için gerekli olan imkânları sağlamak. | TED | الضرورة الثالثة لمنح الأولوية للناس هي تمكين الناس ذوي القدرات المحتاجين للنجاح خلال التحول وبعده. |
Gezegende, bir başka insanı yetiştirip güvende olduğuna ve hayatta başarılı olmak için iyi konumlandığına emin olmaya çalışmaktan daha zorlu bir iş yok. | TED | لا يوجد عمل على وجه كوكب الأرض أصعب من تربية إنسان آخر والتأكد بأنهم في سلامة وأمن وفي وضعٍ جيد للنجاح في حياتهم. |
başarının görünüş şeklini değiştiriyorsunuz. İyi notlar aldınız, şimdiyse daha iyi notlar almalısınız, | TED | تغير في الحال مفهومك للنجاح. حصلت على علامات جيده ,الآن يجب عليك الحصول على علامات أفضل |
Bunu başarının çoklu önlemleri olarak düşünün. | TED | لذلك فكر في الأمر كتلك المقايس المثختلفة للنجاح. |
Bir problemi ölçtüğünüzde örgütsel başarının kendine özgü evrensel kurallarına ulaşırsınız. | TED | وحين يمكننا تحديد أبعاد مشكلة ما، فإن بإمكاننا استغلال إحدى القواعد الكونية للنجاح المؤسساتي. |
Bu yüzden nelerin bir çok şirketi başarıya ve ya başarısızlığa götürdüğüne dikkat etmeye çalıştım. | TED | وحاولت أن أستعرض العوامل التي أدت للنجاح والفشل في هذه الشركات |
Eğer beklersek, başarma şansımız artacak. | Open Subtitles | أظننا سنحظى بفرصة أكبر للنجاح إن انتظرنا |
Bu nedenle şu anki durumda, planımızı gerçekleştirebilmenin. tek yolu çevreye dağılmak. | Open Subtitles | بناء على ذلك وفي الظرف الراهن، فإن الطريقة الوحيدة للنجاح في مشروعنا هي التفرق مؤقتا في أنحاء البلاد. |
Bu konu başarıyı en çok neyin etkilediği konusundaki düşüncemi en üst noktaya yükseltiyordu. | TED | و هذا بدأ يعلو للقمة في تفكيري حول ما هي العوامل الأساسية للنجاح |
Plana göre başarmak yerine başarısız olacak şeyler yapacaktım. | TED | والخطة ببساطة هي بدلاً من أن أسعى للنجاح سأقوم ببناء أشياء تفشل بشكل متعمد |