Dolayısıyla birinin yapmış olduğunuz şeyler hakkında bir algıya ulaşması hayatınızın sonuna kadar takip edecek bir zan altında bırakıyor. | Open Subtitles | لذا من المهم الإشارة إلى أنه في حال كان لدى أحدهم تصور عن عملك لشيء ما، سيلاحقك هذا لما تبقى من حياتك. لذا، ضعوا في اعتباركم أن ماحصل لكم يارفاق، كمثال، |
Sen akıllı genç bir adamsın, hayatının geri kalanında belediyede kalmak istemezsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت ذكي أيها الشاب , و لا تريد أن تبقى في هذه البلدة لما تبقى من حياتك , أليس كذلك ؟ |
hayatının geri kalanını geçirebileceğin kadar parayı al ve ortadan kaybol. | Open Subtitles | خذي فحسب ما يكفي لإطعامكِ لما تبقى من حياتك |
Öyle öleceksin, zavallı hayatının geri kalan yıllarını hapiste geçirerek. | Open Subtitles | ستموت في السجن لما تبقى من حياتك البائسة |
Onun sadece ikiniz için bir hindi pişirmesine izin verirsen, hayatının geri kalanını artanları yiyerek geçirirsin. | Open Subtitles | إن جعلتها تطهو ديكًا روميًا لكما أنتما الاثنان فقط، فستظل تأكل البقايا لما تبقى من حياتك. |
Eğer bu bira şişesi ile kendini öldürmeye çalışırsan seni vurmam gereken öyle bir yerden vururum ki hayatının geri kalanında bebek bezi kullanmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | ان حاولت قتل نفسك بقارورة الجعة هذه سأطلق عليك في مكان سيتطلب منك ارتداء حفاظة لما تبقى من حياتك |
hayatının geri kalanında bilgisayar olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تكوني عاملة حسابات لما تبقى من حياتك. |
hayatının geri kalanında kötü hissederdin. | Open Subtitles | ستشعرين بالسوء لما تبقى من حياتك. |