Sadece ülkeme saldırılmamış, ama birdenbire, başkasının yaptıkları yüzünden bir vatandaştan bir şüpheliye dönüşmüştüm. | TED | لم يتعرض وطني لهجوم فحسب، ولكن في غمضة عين، أفعال أحدهم حولتني من مواطنة لمشتبه بها. |
Bir polis dedektifinin şüpheliye karşı ağzı sıkı olması olağandır. | Open Subtitles | ليس غريباً على محقق شرطة أن يكون مضايقاً لمشتبه |
O zaman ya yalan söyledi ya da bunların önemli olduğunu düşünmüyordu. Ne zamandan beri bir şüphelinin sabıka kaydı önemli olmuyor? | Open Subtitles | منذ متى التاريخ الاجرامي لمشتبه به غير مهم |
Mesela, geçen Şubat... yükseklik korkunuz San Anselmo'daki bir şüphelinin kaçmasına sebebiyet vermiş. | Open Subtitles | على سبيل المثال، في فبراير الماضي... خوفك من الأماكن المرتفعة سمحت لمشتبه به في سان أنسيلموا بالفرار |
Bu kadın, önemli bir soruşturmada zanlının tek tanığı. | Open Subtitles | إنها شاهد براءة لمشتبه به رئيسى فى قضية كبرى |
Simon Fisher adında bir şüpheliyle ilgili yüksek güvenlik seviyesinde araştırma yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريد منك الوصول لتصريح عالي الأمنية " لمشتبه قضايا يدعى " سايمون فيشر |
Evet, sadece karşılaştıracak bir şüpheliye ihtiyacı var. | Open Subtitles | لكنها تحتاج لمشتبه به لتقارنه به |
Bir tanık şüphelinin daha belirgin tanınmalası için geldi. | Open Subtitles | شهود تقدموا بأوصاف أكثر من كاملة لمشتبه |
Polis, az önce muhtemel bir şüphelinin eşkalini yayınladı. | Open Subtitles | -لقد أطلقت الشرطة رسمة تفصيلية لمشتبه به" .." |
şüphelinin Pritchard'ın plakasıyla uyumlu plakada... bir arabaya bindiğini söyleyen de o. | Open Subtitles | انه من قال ان لمشتبه به هرب بواسطة سيارة. ذلك الجزء كان خاص بمعركة (بريتشارد). |
Yine de zanlının burada durup hedefi nasıl vurduğunu açıklamıyor. | Open Subtitles | هذا مازال لا يشرح كيف يمكن لمشتبه الوقوف هنا وضرب الهدف |
Alexx, bu torba başka bir zanlının olabilir. | Open Subtitles | أليكيس" ربما يمكننا نسب الكيس لمشتبه به آخر" |
Zaten bildiğimiz bir şüpheliyle görüşüyor. | Open Subtitles | انه يتحدث لمشتبه به نعرفه مسبقاً |