Bütün görüşler olumlu ama sizi buraya politika ve ekonomi konuşmak için çağırmadım. | Open Subtitles | كل النتائج كانت ايجابية لكنني لم أحضركم الى هنا لمناقشة السياسة و الإقتصاد |
Annem işimizi konuşmak için buraya geliyor, ...ve ben istifa ediyorum. | Open Subtitles | حسناً, أمي ستأتي إلى هنا لمناقشة أعمالنا و أنا سوف أستقيل |
Farkettim ki herkese ilan etmişim zaten, ama detayları seninle tartışmaya hazır değilim. | Open Subtitles | أدرك أنني قدمت تصريح علني عن ذلك لكنني لست مستعدة لمناقشة التفاصيل معك |
Bu sorunu çözmem gerekiyor. Tehditin diğer boyutlarını da konuşmaya hazırım. | Open Subtitles | يجب أن أستوضح الأمر أنا مستعد لمناقشة المزيد من طرق العلاج |
Şu anda, sizinle özelliklerimi tartışacak zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لمناقشة صفاتي الحسنة معك الآن |
Kendisine söyleyin, son yaşadığı öfke sorunuyla ilgili deneme süreci meselesini kendisiyle görüşmek için Pazartesi sabah tam 9'da evinde olacağım. | Open Subtitles | اعلمه أنني سأكون في منزله في حوالي التاسعة صباح يوم الإثنين لمناقشة قضية إختبارية تتعلق بآخر حادث نتيجة للغضب قام به |
Ölüm hakkında konuşmak için ölmem mi gerekiyor? | Open Subtitles | أتعني أن عليّ الموت لمناقشة نفاذ بصيرتك بشان الموت؟ |
Bak Babulal, ben oğlumun evliliği hakkında konuşmak için Bombay'a geldim. | Open Subtitles | ترى، أنا يجب أن أجيء إلى بومباي لمناقشة زواج إبني. |
Biliyorum.ve ben bu meseleyi konuşmak için sana gelecektim. | Open Subtitles | أعرف هذا. وأنا كنت قادم إلى بيتك لمناقشة هذه المسألة |
Durumu konuşmak için tek başınıza gelmeniz mümkün mü? | Open Subtitles | هل من الممكن ان تاتى لوحدك لمناقشة الموقف؟ |
Yarın tekrar gelin, ...bunun nefret suçu olup olmadığını tartışmaya hazır olun. | Open Subtitles | فتعالوا غدّا متأهبين لمناقشة ما إذا كانت الجريمة مصدرها الكره أم لا |
Belli şartlar altında teslim olma şartlarını tartışmaya... | Open Subtitles | انا جاهز لمناقشة الاستسلام بظل الشروط التالية |
Ya da nöbetleri arasında evlilikleriyle ilgili... ...sorunlarını tartışmaya vakit bulmuş en iyi arkadaşlarınız olabilir. | Open Subtitles | أو أفضل أصدقائك الذين وجدوا وقت بين المناوبات لمناقشة مشاكلهم الزوجية |
Öyle görünüyor ki günümüzdeki ve çağımızdaki demokrasi hakkında konuşmaya ihtiyacımız var. | TED | يبدو أننا بحاجة لمناقشة الديمقراطية في يومنا وعصرنا هذا |
Buraya seninle bir parça iş konuşmaya geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لمناقشة بعض الأعمال معك، و مالذي تفعله؟ |
Şey, gitme zamanı. Bunu tartışacak zamanımız yok şu anda. Hadi. | Open Subtitles | حسناً,لقد حان وقت دخول الحفلة.ليس لدينا وقت لمناقشة هذا الآن.هيا. |
Yeni ortağın hakkında görüşmek için seni arayacağım. | Open Subtitles | أنا سأدعوك فيما بعد لمناقشة شريكك الجديد. |
Bu olağan heyet toplantısı ama özel bir konuyu tartışacağız. | Open Subtitles | أنه موعد إجتماع لجنة الخميس الأسبوعي لكننا نخطط لمناقشة خاصة قصيرة |
Ama meseleyi telefonda konuşmanın iyi bir fikir olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لكنها قالت انها ليست فكرة جيدة لمناقشة ذلك هاتفياً |
Devam eden bir soruşturma hakkında konuşma özgürlüğüm yok ama görünüşe göre kopyacı bir katilimiz olabilir. | Open Subtitles | حسناً، لست مخولاً لمناقشة أي تحقيقات جارية لكن يبدو أنه لدينا قاتل مقلّد للمجرمين |
Şimdide komşular annenle babanı tartışmak için buraya gelmek istiyorlar. | Open Subtitles | والآن الجيران يريدون المجىء الى هنا الليلة لمناقشة أمر والديك |
Çok güzel, ama ben sizi oğlunuzun okul otobüsündeki yaramazlıklarıyla ilgili çağırmıştım. | Open Subtitles | هذا رائع، لكنني طلبتكما هنا لمناقشة تصرفات إبنكما الطائشة في حافلة المدرسة |
Yine de, konuyu üstelemek için uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | على أي حال، لن تكون هذه لحظة مناسبة لمناقشة المشكلة. |
Jennifer Doudna: Aslında meslektaşlarım, bu konu hakkında açıkça tartışma ve düşünme fırsatına sevindiler. | TED | جينيفر دودنا: كان زملائي مسرورين على ما أعتقد لأنه أتيح لهم المجال لمناقشة ذلك بحرية. |
Belki dokuz gün önce masanıza gelmiş kimliği belirsiz biriyle ilgili konuşacak vaktiniz vardır? | Open Subtitles | ربّما قد تملكين لحظة لمناقشة أمر شخص مجهول وصل إليك قبل تسعة أيّام. |
Madam, buraya dava hakkında görüşmeye gelmedik. | Open Subtitles | سيدتي, لسنا هنا لمناقشة رسالة أو أي شيء من ذاك القبيل |
Yarın Haham'la buluşup din değiştirme işini konuşacağım. | Open Subtitles | لذلك، وغدا، وأنا يجتمع مع حاخام لمناقشة تحويل. |