Kocası üç ay önce oğluyla yüzleşmek için gittiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد ادعى زوجها انها رحلت منذ 3 شهور لمواجهه ابنها |
Sanırım bununla yüzleşmek zorundayım, artık "harika çocuk" değilim. | Open Subtitles | اعتقد انني بحاجه لمواجهه ذلك لم اعد الطفل المعجزه |
Ve Michael, Gob'un Irak seyahati hakkında yüzleşmek için babasına gitti. | Open Subtitles | ذهب (مايكل) لمواجهه أباه بشأن رحله (غوب) إلى "العراق" |
Seni bunca yıl sonra görmek beni gerçekle yüzleşmeye itti. | Open Subtitles | رؤيتك بعد كل هذه السنوات أظطرنى لمواجهه الحقيقه |
Yargıyla yüzleşmeye hazır mısın? | Open Subtitles | هل انت جاهز لمواجهه الحكم؟ |
Ve Michael, Donnie ile yüzleşmeye gitti. | Open Subtitles | -و ذهب (مايكل) لمواجهه (دوني ) |
Bu şeyle yüzleşmek için kendimi hazır hissetmiyorum. | Open Subtitles | لأزلت غير مستعدّ لمواجهه ذلك |
Michael babasıyla yüzleşmek için eve döndü. | Open Subtitles | -عاد (مايكل) للمنزل لمواجهه أبيه |