Önemli değil. Sadece hâlâ burada olmanı beklemiyordum o kadar. | Open Subtitles | كلّا، لم أتوقّع حقًّا أن أجدك ما تزالين هنا وحسب. |
İtiraf ediyorum, dördüncü bir kullanım örneği ile karşılaşacağımı beklemiyordum. | TED | سأعترف أني لم أتوقّع أن أصادف استخداماً رابعاً. |
Hayır, uyandığımda değişmeyi beklemiyordum. | Open Subtitles | كلاّ, لم أتوقّع أن أستيقظ لأجد نفسي قد تحوّلت. |
Söylemeliyim ki beni etkilemek uğruna böyle zalimce alçalacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | عليّ أن أقول لم أتوقّع أنّكِ ستنحدرين للتلاعب بهذا الشكل |
Fabrikada hançeri benden yürüteceğini tahmin edemedim. | Open Subtitles | لم أتوقّع أنّ تأخذ الخنجر منّي في المصنع كـان هذا نوعٍ راقٍ من السرقة |
Doğrusunu isterseniz terapide ilerleme kaydedeceğimi sanmazdım. | Open Subtitles | بصراحة، لم أتوقّع قطّ أن أحرز تقدّما بالعلاج النفسيّ |
Hey, seni bu gece görmeyi ummuyordum. Çalıştığını sanıyordum. | Open Subtitles | مرحباً، لم أتوقّع رؤيتك الليلة لقد اعتقدت أنّك في العمل |
İlaçların bu kadar çabuk işe yarayacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أتوقّع أن يعملَ العقارُ بهذه السرعة |
Tanrım! Biyometriyi düzgün telaffuz edebileceğini bile düşünmezdim. | Open Subtitles | ربّاه، لم أتوقّع حتّى أن بمقدورك نطق مصطلح المقياس الحيويّ. |
Sonun böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | يجب أن أقول، لم أتوقّع هذه النهاية |
Böyle bir şey beklemiyordum işte. Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا لم أتوقّع هذا النوع من الرقص هذا كل شيئ |
Sabahın 2.30'unda kumanda için kavga edeceğimi beklemiyordum. | Open Subtitles | في 2: 30 صباحا، لم أتوقّع للمحاربة على جهاز التحكم. |
Birlik'de, bazı bunak yaşlıların olduğunu biliyorum fakat Ryoma'nın kılıcını o sidikliye çekmesini de beklemiyordum. | Open Subtitles | علمت بوجود بعض العجائز المجانين في الجمعيه لكنّي لم أتوقّع من ريوما أن يستلّ سيفه على ذلك الشخص |
Tekrar müzayedeye çıkmasını bu kadar erken beklemiyordum. | Open Subtitles | أنا لم أتوقّع رؤيتها مرة أخرى بهذا السرعة. |
Affedersiniz, vurulduğunuzu duydum ama hastaneden bu kadar çabuk çıkmanızı beklemiyordum. | Open Subtitles | آسف، سمعتُ أنّكِ تعرّضتِ لعيارٍ ناريّ. لكن لم أتوقّع أنّكِ ستغادرين بهذه السرعة |
Evet. Payını al. Daha azını beklemiyordum. | Open Subtitles | نعم , خذي قطعاً لم أتوقّع شيئاً أقل من ذلك |
Bu şansı hiç beklemiyordum. Bu şartlar altında olduğun için üzgünüm ama ben razıyım. | Open Subtitles | لم أتوقّع هذه الفرصة قطّ و آسف لأنّها في ظروفٍ كهذه، لكنّي سأغتنمها |
Elbette, ben bile bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | لكن بالطبع لم أتوقّع أنه سيحدث بهذه السرعة. |
Ufak veledin benim yerime onların icabına bakacağını düşünmemiştim. İyi ki gölgelerde saklanıp izliyormuşum. | Open Subtitles | لم أتوقّع أن يتدبرهما هذا الصبيّ عنّي، أحسن شيءٍ أنّي كنتُ أراقبهم في الظلال. |
Bir çocuğun hayatını intikam almaya adayacağını tahmin edemedim. | Open Subtitles | لم أتوقّع طفلة تسند حياتها للإنتقام. |
Çığlık atarsam ya da yığılırsam arılarım en yakındaki insana saldırıyor. Öleceğini sanmazdım. | Open Subtitles | ما إنّ أصرخ، إلّا وتهاجم النحلات أيّ بشرٍ على مقربة، وإنّي لم أتوقّع موته إثر ذلك. |
Demem lazım, geri döneceğini ummuyordum. | Open Subtitles | كنت سأقول، أني لم أتوقّع عودتك |
- Geleceğini sanmıyordum. - İşte buradayım | Open Subtitles | لم أتوقّع بأنّك ستأتي - و ها نحن ذا، إنّي هنا - |
Bir banka yöneticisinin bu tür bir medikal jargonu bilebileceğini düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أتوقّع أنّ مدير مصرف... يلم بهذا النوع من المصطلحات الطبية. |