Çatı katı fakat orasını tamir edecek vaktim yoktu. İçerisi ıvır zıvırla dolu. | Open Subtitles | العليه، لكنني لم أجد وقتاً كافياً لتنظيفها إنها مليئة بالزبالة |
Tek gecelik bir ilişki yaşadım ve duş alacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أقمتُ علاقةً عابرة، و لم أجد وقتاً للاستحمام، |
- Evlenmek için vaktim olmadı. - Vakti daralan birine benzemiyorsun. | Open Subtitles | لم أجد وقتاً لكى أتزوج انت لا تبدو مشغولا لهذه الدرجه |
Özür dilerim, şunu bizzat yapacak vaktim olmadı hiç. | Open Subtitles | أشعر بالأسى لأني لم أجد وقتاً لأصنعها بنفسي. |
Birdenbire söyleyiverdin anne. Üzerinde düşünmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | أنت فاجئتني بالأمر يا أمي، لم أجد وقتاً كافياً للتفكير في الأمر |
diye soruyor. ''Evet, öğle yemeğine bile vaktim olmadı.'' | TED | "جدّاً! لدرجة أنّي لم أجد وقتاً لتناولِ الغداء." |
Bugün spor yapacak vaktim olmadı da ondan. | Open Subtitles | لم أجد وقتاً اليوم للتمرّن |