Hatta, bu ışığın böyle yavaşça sönmesinden hoşlanmayan hiç birine rastlamadım. | TED | في الحقيقة .. لم أصادف شخصاً لم تعجبه الاضاءة التي تخفت بتدرج |
Çünkü ben gezerken hiç göçmen veya mülteciye rastlamadım. | TED | لأنه أثناء تجولي لم أصادف أي مهاجرين أو لاجئين. |
Bu şeylerden bilimsel olarak açıklanır şekilde kimsenin zarar gördüğü bir olaya hiç rastlamadım. | Open Subtitles | أنني لم أصادف يومًا حالة مقبولة علميًا... لأي شخصٍ أصيب بأذى من قبل... واحدٍ من تلك الأشياء... |
Bu – onun bebeği çok küçük, ve ben hiç bu kadar can sıkıcı bir görüntüyle karşılaşmamıştım -- fakat aynı zamanda çok da içten. | TED | هنا .. طفله كان صغيرا جدا، وأنا لم أصادف أبدا مثل، يالها من .. صورة صادمة، ولكن تلامس القلب. |
Ama bu adam kadar dehşet verici şekilde deforme olmuş biriyle karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لكني لم أصادف طوال حياتي بشري يعاني من هذا الكم الهائل من التشوهات |
Murdoch'ta bana saldırmayanlardan biri. | Open Subtitles | لم أصادف واحد مثل *ميردك* |
Murdoch'ta bana saldırmayanlardan biri. | Open Subtitles | لم أصادف واحد مثل *ميردك* |
Sevgili Tommy'm, onca yolculuğum içinde bunun kadar zeki bir yaratığa hiç rastlamadım. | Open Subtitles | (عزيزي, (تومي ... في كُل رحلاتي أنا لم أصادف أبداً مَخلُوقٌ حَكيمٌ جِداً كَهَذَا |
Daha önce hiç var olmayan hastalıklara maruz kalan hastalarla karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لم أصادف مريضـًا يعاني من العديد من الأمراض غير موجودة |
Hayatımda böyle bir sefaletle karşılaşmamıştım. | TED | لم أصادف فقرًا هكذا من قبل في حياتي. |
Böyle güçlü bir balıkla hiç karşılaşmamıştım, hem de böyle tuhaf hareket edeniyle. | Open Subtitles | .. لم أصادف فى حياتى سمكه بهذه الغرابه أو واحده تتصرف على هذا النحو الغريب ... |