İşlerin böyle gideceğini hiç düşünmemiştim. Hele benim fabrikamda... | Open Subtitles | لم أظن أن الأمور ستصل لهذا الحد، ليس في مصنعي |
Bennett'la bir aydan fazla süreceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أن العلاقة ستستمر أكثر من شهر مع بينيت |
Gotiklerin yavaşca emo'culara dönüşeceklerini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أظن أن (القوطيون) سيتم (استبدالهم ببطء ب(الايمو |
Bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum fakat, Sonra bu olay oldu. | Open Subtitles | أعني أنني لم أظن أن هذا شئ مهم ثم حدث هذا |
Daha önce bir şansınız olduğunu sanmıyordum. Ama Güç Asâsı için burada olduğunuz çıkarımını yapıyorum. | Open Subtitles | لم أظن أن لديكم فرصة بهزيمته سابقًا، لكني أستنتج أنكما هنا طلبًا لقضيب القوّة. |
Bireysel olarak harika olduğumu biliyordum ama grup olarak harika olduğumuz hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | أنا أعرف أني رائع بمفردي لكني لم أظن أن نكون رائعين كمجموعه |
Onu ben büyütmek istiyorum ve önceden de bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum, | Open Subtitles | أنا أرغب في تربيته و لم أظن أن ذلك ممكن من قبل |
Bense çok uzun zaman olmadığını düşünüyordum. | Open Subtitles | وهنا لم أظن أن الوقت طويلاً كفاية |
Bu yeni mafya olayını daha önce duymuştum ama, 3 tane çocuğun bu kadar zarar verebileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | ,لقد سمعت من قبل عن تلك التجمعات السريعة ولكن لم أظن أن ثلاثة أطفال سيقومون بكل هذا الضرر |
Ciddi olmak gerekirse, bunun mümkün olduğunu hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أتعلم , لأكون صادقاً لم أظن أن ذلك ممكناً |
Fıstık ezmesiyle dolu olmayan bir kavanozun beni iyi hissettireceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أن جرة ستجعلني أشعر بتحسن ولم تكن مليئة بذبدة الفول السوداني |
Bu kadar çok olacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أن الأمر سيكون بهذا الحجم |
Nathan'ın pes edeceğini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لكنني لم أظن أن (ناثان) سيستسلم |
Böyle biteceğini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | ! لم أظن أن الأمر سينتهي هكذا |
Çok şaşırdığımı söylemem gerek. Willow'un öyle bir kız olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لابد أن أقول أنني مندهش، لم أظن أن ويلو من هذا النوع من الفتيات |
Gözdesi olmanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum, söylemem lazım. | Open Subtitles | لم أكن أظن أنها تفتح ... لكن علي القول لم أظن أن كونكِ المفضلة لديها صعبٌ للغاية |
Ve babanın da cinayet işleyip intihar edebilecek biri olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | ولكن على الوجه الآخر، أنا ... لم أظن أن أبيكِ كان من نوع القتلة الإنتحاريين |
Başka seçeneklerim olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أن هناك أي شيء آخر لي بالخارج |
Üzgünüm. İşlerin bu noktaya geleceği hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | أنا آسف، لم أظن أن الأمر سيصل لهذه المرحلة |
Böyle olacağı hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | لم أظن أن الأمر سيحدث هكذا |
Biri çıkıpta gelene kadar olanları düzeltmenin bir yolu olduğunu düşünmüyordum. | Open Subtitles | لم أظن أن هناك أي سبيل لتصيحح ما أفسدته. حتى وجدت شخصاُ واحداً. |
Bir önemi olmadığını düşünüyordum. | Open Subtitles | لم أظن أن ذلك مهم |
Tüm bunları kaldıracak miden olmadığını düşünüyordum. | Open Subtitles | لم أظن أن لديك معدة لكل هذا. |