Onu güldürdü! Onun ağzından akıllıca bir laf çıktığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لقد جعلها تضحك، لم اسمعه من قبل يقول شيئاً مضحكاً أو ذكياً |
- Bilmiyorum, daha önce duymamıştım. | Open Subtitles | ما كان ذلك؟ لا اعرف لم اسمعه من قبل |
Daha önce duymamıştım. | Open Subtitles | أنا لم اسمعه قبل ذلك. |
Duymadım ama davranışlarına bakınca çok belli oluyor. | Open Subtitles | لم اسمعه لكن برؤية كيف تتصرفين فهو و اضح |
Biliyor musunuz, tüm gün Bay Brown'un karşısında oturuyor olmanız beni şaşırtıyor. Onun ağzından hiç espirili bir söz çıktığını Duymadım. | Open Subtitles | اتعلم ما يدهشني هو تحملك للسيد براون طوال اليوم لم اسمعه يقول شيئاً ذواقاً , ولا مرة واحدة |
Gözleri kanlanmıştı, elleri titriyordu... ve sesinde daha önce duymadığım bir çatlak vardı. | Open Subtitles | عينه كانت محتقنة بالدم، ويديه ترتعد... وكان يوجد صدع في صوته لم اسمعه ابدا من قبل. |
Bugün 20 kez duymadığım bir şey söyle. | Open Subtitles | اخبرني شيئا لم اسمعه 20 مرة اليوم |
Fishlegs, ben ne duymadığımı bilirim. | Open Subtitles | " فيشليجز " .. انا اعلم ما لم اسمعه |
Yaklaşmasını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | انا حتى لم اسمعه وهو قدام |
Clair Wells. Bu ismi uzun bir zamandır duymamıştım. | Open Subtitles | اسم (كلير ويلز)، لم اسمعه منذ زمن |
Hiçbir yerden Duymadım. | Open Subtitles | من أين سمعت بهذا ؟ لم اسمعه من اي أحد .. |
Ağlıyordu... Daha önce hiç ağladığını Duymadım... | Open Subtitles | لقد كان يبكى انا لم اسمعه يبكى من قبل |
İşte burada benim duymadığım şey, gerçek tutuklamalar sağlayabilecek gerçek bir plan | Open Subtitles | هذا ما لم اسمعه... خطة حقيقة ربما تؤدي إلى اعتقال |