Sanki IRS evini göstermeye geldiğinde ağlamadın | Open Subtitles | وكأنك لم تبكي عندما صادرت مصلحة الضرائب شقتك |
Bu sefer ağlamadın, bu yüzden... | Open Subtitles | لقد بكيتَ في ذاك الوقت لكنك لم تبكي الآن |
Neden ağlıyorsun Joel? | Open Subtitles | لم تبكي يا "جول"؟ |
Ama annem ağlamadı. Odasına çıktı ve yataktaki yastıkları aldı. | Open Subtitles | هي لم تبكي , فقط ذهبت الى غرفتها وامسكت وسائد السرير |
Benim yanımda ağlamadı ama eve ağlayarak gittiğine eminim. | Open Subtitles | هي لم تبكي امامي , لكن من المحتمل انها بكت خلفي |
Ve eğer bir gün bebeğimiz olursa ve sen o an da ağlamazsan ne olmuş? | Open Subtitles | و إذا رزقنا بطفل و حملته داخل غرفة الولادة و لم تبكي, لا يهم |
Bugün, kendine yeteri kadar güvenin varmış ki ağlamadın. | Open Subtitles | اليوم يبدو إنه كان عندك إيمان بنفسك لذلك لم تبكي |
Dünyada en çok sevdiğin insanın cesedinin üzerine kapanıp ağlamadın. | Open Subtitles | لم تبكي على جثة أكثر شخص أحببته في العالم |
Dünyada en çok sevdiğin insanın cesedinin üzerine kapanıp ağlamadın. | Open Subtitles | لم تبكي على جثة أكثر شخص أحببته في العالم |
Hatta sen ağlamadın bile. | Open Subtitles | أنت حتى لم تبكي. |
Bir kere bile ağlamadın. | Open Subtitles | لم تبكي و لو لمرة |
Tomografiyi yanlış falan çektin herhâlde çünkü 27 saati geçti ve hâlâ ağlamadı. | Open Subtitles | حسنا, لابد أنك أجريت التصوير بشكل خاطئ أو شيء من ذلك، لأنه مضت أكثر من 27 ساعة، ومازالت لم تبكي بعد. |
Annem ağlamadı, Kızıl Khmerler için tek bir damla gözyaşı dökmedi. | Open Subtitles | ,أمي لم تبكي ولا دمعة واحدة أمام الخمير الحمر |
Babasını kaybettiğinde bile ağlamadı. | Open Subtitles | إنها لم تبكي حتى عندما فقدت والدها |
ağlamazsan sana dondurma alırım. | Open Subtitles | سأشتري لك المثلجات إذا لم تبكي. |
Sen ağlamazsan, ben de ağlamam. | Open Subtitles | لن أبكي إن لم تبكي |