Seninle planladığımız yanlış yönlendirmeden beri Benimle konuşmadı. | Open Subtitles | لم تتحدث معي منذ زرعتُ أنا وأنتَ تلكَ الكذبة |
Sonra da babamın ahırına tekrarlayamayacağım bir şey çizip bir daha da Benimle konuşmadı. | Open Subtitles | و من ثم قامت برش الدهان على شيء لا يمكن اعادته على حظيرة والدي و لم تتحدث معي مجددا |
Eğer benimle konuşmazsan, işverenini satmaya çalıştığını varsayacağım. | Open Subtitles | لو لم تتحدث معي فسأعتقد أنك تحاول خيانة مديرك |
benimle konuşmazsan sana yardımcı olamam. | Open Subtitles | ,إن لم تتحدث معي فلا يمكنني مساعدتك |
Eğer benimle konuşmayacaksan, yapabileceğim çok şey var. | Open Subtitles | ,لكن ان لم تتحدث معي لن استطيع فعل الكثير |
Yol boyunca Benimle konuşmadı. | Open Subtitles | لم تتحدث معي طوال الطريق للمنزل. |
Benimle konuşmadı. | Open Subtitles | انها لم تتحدث معي |
benimle konuşmazsan sana yardım edemem. | Open Subtitles | سارة: لا أستطيع مساعدتك إن لم تتحدث معي |
- Eğer benimle konuşmazsan, | Open Subtitles | إذا لم تتحدث معي |
benimle konuşmazsan anlamam. | Open Subtitles | ليس إذا لم تتحدث معي |
Henry, benimle konuşmazsan ya da canını neyin sıktığını söylemezsen ben nasıl-- | Open Subtitles | (هنري)، إن لم تتحدث معي إن لم تخبرني بما يؤرقك كيف لي أن... |
Eğer benimle konuşmayacaksan, yapabileceğim çok şey var. | Open Subtitles | ,لكن ان لم تتحدث معي لن استطيع فعل الكثير |
Tamam, sen bilirsin, ama artık benimle konuşmayacaksan Ölüm Yıldızı'na ben dönüşebilirim. | Open Subtitles | الخيار لك، ربما سأتحول إلى "نجم الموت" لو لم تتحدث معي مجددا. |