Bu şekilde çekiştirirse bebeği mahvedeceğini söyleyerek onu uyardım, fakat durmadı! | Open Subtitles | حذرّتها من أنها سوف تُدمره إذا واصلت جذبه، ولكنها لم تتوقف |
İşin gerçeği, siyasi reformlar asla durmadı. | TED | الحقيقة هي، الإصلاحات السياسية لم تتوقف أبداً. |
Ve bunu görmek için bir dakika Durmazsan bu fırsatı kaçıracaksın. | Open Subtitles | وإن لم تتوقف ولو حتى للحظة لتدرك هذا فسوف يفوتك الأمر |
Eğer gemin durmazsa Enkaralı hayatı diye bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك حياة انكران جديدة إذا لم تتوقف سفينتك |
Eğer bu nefret dolu konuşma tarzını bırakmazsan, burada çalışamazsın. | Open Subtitles | ان لم تتوقف عن استخدام اللغة المسيئة لن تعمل هنا. |
Kaliforniya'da sürekli peşimden koştu. Hala peşimden koşuyor. | Open Subtitles | لقد قامت بملاحقتي في كاليفورنيا و لم تتوقف عن ملاحقتي |
Ve onunla görüşmeyi kesmezsen polisle birlikte eşinin de her şeyden haberi olacak. | Open Subtitles | و لو لم تتوقف عن رؤيتها زوجتك ستعلم كل شيء و الشرطة أيضاً |
Ara sıra durup etrafınıza bakmazsanız, bazı şeyleri kaçırabilirsiniz. | Open Subtitles | و إذ لم تتوقف و تنظر حولك كل فترة ,ستفوتك |
Eğer şimdi buna bir son vermezsen, gerçekten gözetim altına alınman gerektiğine ikna olacağım. | Open Subtitles | إذا لم تتوقف الآن سأقتنع أنك تحتاج لقدر كبير من الرعاية |
Hayallerimi düşünmek için bir an için bile durmadı. | Open Subtitles | لم تتوقف حتى لمدة أصغر جزء ذرّي من الثانية لتفكر بآمالي و أحلامي الضعيفة |
Bunlara ihtiyacım var, çünkü hayatımın aşkını takip ediyorum ve... uçağım gökyüzündeki alışveriş merkezinde durmadı. | Open Subtitles | و الطائرة التي كنت عليها لم تتوقف في السوق الجوّي |
Kesinlikle durmadı dişleriyle beni ısırmaya çalıştı yine. | Open Subtitles | . هى بالطبع لم تتوقف انها فقط استمرت تزأر لى بتلك الاسنان |
Eğer Durmazsan annemi çağırırım, o da seni kovar. | Open Subtitles | إسمع .. إذا لم تتوقف سأنادي أمي لتركلك إلى الخارج |
Seni uyarıyorum, ...eğer hemen Durmazsan, polis çağıracağım. | Open Subtitles | إنّي أحذركَ، إن لم تتوقف في الحال، سأبلّغ الشرطة |
Seni uyarıyorum, ...eğer hemen Durmazsan, polis çağıracağım. | Open Subtitles | إنّي أحذركَ، إن لم تتوقف في الحال، سأبلّغ الشرطة |
Fakat İsrail'e yapılan Scud saldırısı iki hafta içinde durmazsa, | Open Subtitles | ولكن اذا لم تتوقف صواريخ سكود عن ضرب اسرائيل في غضون اسبوعين |
Eğer şimdi durmazsa, zora başvurmak zorunda kalabiliriz. | Open Subtitles | إن لم تتوقف في الحال سيكون علينا أن نتخذ إجراء معكم |
Eğer peşimi bırakmazsan, seni şikayet edeceğim. | Open Subtitles | إذا لم تتوقف عن مضايقتي، سوف أتصل بالشرطة |
Hastamı rahatsız etmeyi bırakmazsan, kıçını ısıracak. | Open Subtitles | وربما يقوم بعضك لو لم تتوقف عن إزعاج مريضى |
Hayir, sadece can sikintisindan ölecek gibiydi. sürekli... | Open Subtitles | لا، بدا أنها كانت ضجرة حقاً لم تتوقف عن.. |
Eğer bunu hemen kesmezsen, seninle bir daha konuşmayacağım. | Open Subtitles | ان لم تتوقف الآن فانني لن أتكلم معك مرة أخرى بعد الآن |
Çok hırslı görünüyor. durup bir merhaba bile demedi. | Open Subtitles | لقد كانت متحمسة بشأن ذلك الأمر أيضاً لم تتوقف حتي لتلقي السلام |
Yani, eğer şimdi buna bir son vermezsen, seni son vermeye mecbur ederim. | Open Subtitles | لذا اذا لم تتوقف الآن سأجبرك على التوقف |
Bu ülkedeki iç savaş gerçekte hiç bitmedi. | Open Subtitles | الحرب الأهلية في هذا البلد عمليا، لم تتوقف أبدا |
Annem özel olanından bahsetmeyi hiç kesmedi de. | Open Subtitles | أمي لم تتوقف اطلاقاً عن أخباري بابنتها الغالية |
Fakat işleri kendi yoluyla halletmek için savaşmaktan da hiç vazgeçmedi. | Open Subtitles | ولكنها لم تتوقف عن المحاولة ان تفعل الاشياء بطريقتها الخاصة. |