Karısı saatlerce içmesine dayanamadı ve gözetim altına alınmasını istedi. | Open Subtitles | أن زوجتة لم تستطع تحمل ساعات عملة وتريد حضانة كاملة |
Seni neden terk ettiğini de biliyorum. dayanamadı. | Open Subtitles | وأعرف سبب رحيلها عنك لم تستطع تحمل الأمر |
Belki baskıya dayanamadı. Dün gece dört dilim yedi. | Open Subtitles | ربما لم تستطع تحمل الضغط لقد اكلت اربع شرائح ليلة امس |
Avukat tutacak paran yoksa mahkeme senin için bir tane atayacaktır. | Open Subtitles | إذا لم تستطع تحمل تكاليف محامي المحكمة ستعين لك واحد 0 |
Eğer avukat tutacak paran yoksa devlet sana bir avukat tayin edecektir. | Open Subtitles | إن لم تستطع تحمل تكالف محام ستعين لك الولاية محاميا |
Bunu kaldıramamış ve intihar etmiş. | Open Subtitles | لم تستطع تحمل الأمر لذا فقد قتلت نفسها |
Bunu kaldıramamış ve intihar etmiş. | Open Subtitles | لم تستطع تحمل الأمر لذا فقد قتلت نفسها |
Belki baskıya dayanamadı. | Open Subtitles | ربما لم تستطع تحمل الضغط لقد اكلت اربع شرائح ليلة امس |
Fakat bir süre sonra, Caroline buna dayanamadı. | Open Subtitles | ولكن بعد فترة , كارولين لم تستطع تحمل ذلك اكثر |
İçkiye bırakmama dayanamadı, onu seviyorsam onunla beraber içmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | عندما عدتُ متزناً، لم تستطع تحمل الأمر، قالت اذا أحببتها، فعلي أن أشرب معها. |
dayanamadı, canına kıydı. | Open Subtitles | لم تستطع تحمل الامر إذا قامت بأذية نفسها |
O Amerika'ya dayanamadı ve geri döndü. | Open Subtitles | و التي لم تستطع تحمل أميركا فعادت |
Sonra daha fazla dayanamadı. | TED | لم تستطع تحمل المزيد. |
dayanamadı -Ama ben dayanabilirim | Open Subtitles | لم تستطع تحمل الأمر- ولكننى يمكننى هذا- |
Avukat tutacak durumun yoksa mahkeme bir tane atayacak. | Open Subtitles | إذا لم تستطع تحمل تكلفة محامِ، فسيُوفر لك واحد... |