Bunu hiç düşünmedin, çünkü başaracağımı sanmıyordun. | Open Subtitles | لم تفكّر بعاقبة ذلك، لأنّك لم تتوقّع بأنّني سأواصل. |
Gerçi sen Sowoskiler'den değilsin. En azından öyle olduğunu hiç düşünmedin. | Open Subtitles | إنّ لقبكَ ليس (سوسكي)، على الأقل لم تفكّر أنّكَ تنتمي قطّ. |
Ama erkek öğrencilerinden yardım istemeyi hiç düşünmedin mi? Dalga mı geçiyorsun? | Open Subtitles | -لكن لم تفكّر بـ طلب المساعدة من أحد طلابك الذكور ؟ |
Bu adamların işi senin için kolaylaştıracaklarını sanmıyordun ya? | Open Subtitles | أنت لم تفكّر ان هؤلاء الرجال كانوا سيجعلو الأمر سهلا عليك، هل؟ |
Keşke iki saat sürseydi. Etraflıca düşünmedin bile. | Open Subtitles | أتمنّى لو أخذت ساعتين، لم تفكّر حتّى بالأمر، لقد خرجتَ من هناك فورًا. |
- Daha etraflıca düşünmedin bile. | Open Subtitles | -إنّك لم تفكّر في الأمر مليًّا . |
Yani o söylemediyse öyle bir ihtimal yoktur. | Open Subtitles | -لذا إن لم تفكّر بها، فهي غير موجودة |
Yani o söylemediyse öyle bir ihtimal yoktur. | Open Subtitles | -لذا إن لم تفكّر بها، فهي غير موجودة . |
hiç düşünmedin, değil mi? | Open Subtitles | لم تفكّر في ذلك, أليس كذلك؟ |
- Bunun üzerine hiç düşünmedin. | Open Subtitles | لم تفكّر بقرارك بتاتا |
Ne diye bunu yapayım ki? Davranışlarımı veya anlayışımı hiç düşünmedin biliyorum G. | Open Subtitles | أعلم أنكِ لم تفكّر كثيراً قط في أخلاقي أو فكري يا (جي) |
Fox River'daki gibi, bunların olacağını hiç düşünmedin. | Open Subtitles | تماماً مثل (فوكس ريفر)، لم تفكّر في الأمور مليّاً |
Yalan söylediğin zaman neler olabileceğini hiç düşünmedin. | Open Subtitles | "لم تفكّر فيما سيحدث عندما تكذب" |