| Öyle demek istemedi, hayatım. | Open Subtitles | لم تقصد شيئا يا عزيزتي. إنها منزعجة بعض الشئ |
| Öyle demek istemedi. Sadece öfkelendi tamam mı? | Open Subtitles | . لم تقصد أن تفعل ذلك أنها فقط كانت متعصبة , حسنا ؟ |
| Çok özür dilerim, gizlice dinlemek gibi bir niyeti yoktu ama burada duymamak mümkün değil. | Open Subtitles | أنا متأسفةٌ جداً، إنّها لم تقصد التنصّت,ولكن من الصعب عدم فعل ذلك في مثل هذا المكان |
| Onu öldürmek istemediğini biliyorum. Sadece biraz sertçe silkeledin, çünkü sana anlatmadı. | Open Subtitles | اعرف انك لم تقصد قتله انك فقط هززته بعنف |
| Efendim, Amacım o degildi... Bütün bu seylerden yoruldum. Yapmak istememiştin | Open Subtitles | لقد سئمت من كل الأشياء التي لم تقصد فعلها. |
| Kendini utandıracak bir şey yapmak istemedi. | Open Subtitles | لم تقصد أن تجعل مؤخرتها تخرج عن السيطرة هي فقط تبدو أنها لا تستطيع مساعدتها |
| Biliyorum, bunu demek istemedin. | Open Subtitles | أعلم أنك لم تقصد ذلك. |
| İsteyerek yapmadı. Bunların olmasını istemezdi. | Open Subtitles | لم تقصد ذلك، لم تقصد حدوث أيٍّ من هذا |
| Öyle demek istemedi. Sadece kahve istiyor. | Open Subtitles | لم تقصد ذلك إنها فقط تريد بعضاً من القهوة |
| Belki o bunu demek istemedi, veya bundan daha iyi düşünebilir. | Open Subtitles | ربما لم تقصد ذلك أو ربما بالغت في قصدها |
| Böyle demek istemedi. | Open Subtitles | انها لم تقصد ما قالت لم تقصد هذا |
| Tamam, tatlım. Annen öyle demek istemedi. | Open Subtitles | . لا بأس , حبيبتي . أمك لم تقصد ذلك |
| Aptal bir fikir değil. Aslında "aptal" demek istemedi. | Open Subtitles | إنها ليست فكرة حمقاء لم تقصد انها حمقاء |
| Ama Lindsay'in kötü bir niyeti yoktu. | Open Subtitles | لكن الأمر هو أن ليندسي لم تقصد شيئا بذلك |
| Kötü bir niyeti yoktu. | Open Subtitles | لم تقصد شيئاً بذلك |
| Bayan Bates'in üzmek gibi bir niyeti yoktu. | Open Subtitles | انسة بيتس لم تقصد اي ضرر |
| O yangınları başlatmak istemediğini biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنك لم تقصد إشعال أي من هذه الحرائق |
| Beni nakil operasyonundan çıkarmak istemediğini biliyorum ve kızgın değilim. | Open Subtitles | أعرف أنك لم تقصد أن تطردني من عملية الزرع و أنا لست غاضبة |
| Biraz daha farklı, ama bunun olmasını istememiştin değil mi? | Open Subtitles | نحن مختلفين نوعا لكنك لم تقصد شيئا كهذا ، أليس كذلك ؟ |
| Annen yanlış bir şey yapmak istemedi tamam mı? | Open Subtitles | أمك لم تقصد أي شيء سيئ, فهمت؟ |
| Bunu demek istemedin. | Open Subtitles | أنت لم تقصد هذا |
| İsteyerek yapmadı. | Open Subtitles | هي لم تقصد أن تفعلها |
| Onca insanın ölümüne sebep olmak niyetinde değil miydi? | Open Subtitles | لم تقصد أن تجعل كلّ أولئك الناس يُقتلوا؟ |