Bana gelince, bu sadece yüzleşmek zorunda kaldığım saldırılarla ilgili değildi. | TED | بالنسبة لي، لم تكن فقط حول هذه الهجمات التي كنت أواجهها. |
Ama birilerinin masrafı sadece kongre ve odadan ibaret değil. | Open Subtitles | لكن مصاريف بعض الناس لم تكن فقط الحجرة في المؤتمر |
- Donanma giysilerine benzemiyor. - sadece donanma subayı değil. | Open Subtitles | ـ ليس بلباس البحرية ـ لم تكن فقط قائدة بحرية |
Ancak iş arkadaşlarının kafasını karıştıran şey sadece Miguel'in yasının gücü değildi, süresiydi. | TED | لكن لم تكن فقط حدة حزن ميغيل التي حيّرت أصحاب عمله، كانت الفترة الزمنية. |
Şimdi 1960'lara geri dönelim, Afrika sadece kendini beslemiyor, ... ...ayrıca yiyecek ihraç ediyordu. | TED | الآن ، و بالعودة للستينيات، إفريقيا ، لم تكن فقط تغذي نفسها ، بل كانت أيضا تصدر الغذاء. |
Kamplar sadece bir terör enstrümanı değil aynı zamanda savaş sanayiinin önemli bir bileşeniydi. | Open Subtitles | المعسكرات لم تكن فقط أداة لأرهاب الخصوم بل شكلت ترساً مهماً فى أداة الأنتاج الحربى |
Bu sadece Weeble ile alakalı değil di, Weeble Oyun Bahçesi... | Open Subtitles | لم تكن فقط لعبة الويبل ولكن كان بيت اللعب ايضا |
Çok gecikmeden, bu teorilerde sadece stringler değil, daha büyük bazı nesnelerin de mevcut olduğu düşünüldü. | Open Subtitles | أن هناك أشياء عاشت فى هذه النظريات, التى لم تكن فقط خيوط,بل كانت أيضاً اكبر من ذلك. |
sadece Isabel değildi. | Open Subtitles | لم تكن فقط ازابيل انا كنت ارى اشياء ايضا |
Çete üyeleri bir yere girdiklerinde sadece mücevherleri çalmıyorlardı. | Open Subtitles | العصابة لم تكن فقط تسرق الجواهر عندما أخترقت شقتك |
sadece içki içme değil kendini yeniden keşfetme fırsatıydı. | Open Subtitles | لم تكن فقط للشراب, بل كانت فرصة لأعادة إكتشاف نفسك |
Fakatortalığıalevlendiren sadece Linda'nın ifadesi değildi. | Open Subtitles | لكن ، لم تكن فقط شهادة ليندا التي أحدثت مشكلة |
Amacın sadece araştırma olmadığını anlamak oldukça şok edici olmuş olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه لصدمة حقيقية عندما أدركت أنّها لم تكن فقط تدرس ذلك العالم |
Ama bu okul sadece dedikoducu değildi. | Open Subtitles | لكن هذه المدرسة لم تكن فقط وضيعه و ثرثاره. |
Gidip baktığımda Coniine şişesi yerinde değildi ve neredeyse boşalmıştı. | Open Subtitles | لذا ذهبت لألقاء نظره ورأيت زجاجة الكونيوم لم تكن فقط خارج مكانها بل وفارغه أيضاً |
Yani hırsızlığın sadece önceden planlanmış değildi ayrıca planda film ve yemek de vardı? | Open Subtitles | إذا سرقتك لم تكن فقط متعمدة ولكنها في الواقع تطلبت منك غداء وفلما؟ |