Birkaç kez Küba, Kore ve Vietnam için hazırlandık ama kimse bomba atmadı, kimse cesaret edemedi. | Open Subtitles | لقد تجهزنا للحرب عدة مرات بكوبا, كوريا وفيتنام, لكن لم يلق أحد القنبلة, لم يجرؤ أحد. |
Çünkü üç yüz yıldır kimse bu kadar büyük bir işi yapmaya cesaret edemedi. | Open Subtitles | لأنه لم يجرؤ احد على فعل شيء كهذا منذ 300 عام |
Etrafa göz atmak istiyor ama cesaret edemiyor gibiydi sanki. | Open Subtitles | يبدو أنه أراد أن يختلس النظر حول ما يدور ولكنه لم يجرؤ. |
Hiçbir rahip yaklaşmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | لم يجرؤ أي قس على الإقتراب منه. |
En azından benden para isteme cüretini gösteremedi. | Open Subtitles | على الأقل لم يجرؤ على طلب الاجرة |
Protestoların en şiddetli şekilde bastırıldığı dönemde, Tahran'daki ailemi aradığımda hiçbiri neler olup bittiğine dair yorum yapmaya cesaret edemiyordu. | TED | وعندما كنت أتصل بعائلتي في طهران أثناء بعض أعنف حملات القمع للاحتجاج، لم يجرؤ أي منهم على مناقشة ما كان يحدث معي. |
Ama şimdiye dek kimse yabancı kapitalistlere saldırmaya cesaret edememişti. | Open Subtitles | لكن حتى الآن، لم يجرؤ أحد أن يحدث فرقعة بوجه رأسمالي أجنبي |
Kimse sana söylemeye cesaret edemedi. Güvenine bağlı sevgilinin casusluğunu. | Open Subtitles | لم يجرؤ أحد على إخبارك إنك تعتبرها عروستك المطيعة |
Kimse papaya karşı oy vermeye cesaret edemedi. | Open Subtitles | لم يجرؤ أحد على التصويت ضد البابا |
Kimse papaya karşı oy vermeye cesaret edemedi. | Open Subtitles | لم يجرؤ أحد على التصويت ضد البابا |
İsterdi, ama cesaret edemedi. | Open Subtitles | كان يرغب في ذلك لكنه لم يجرؤ |
En azından benden para isteme cüretini gösteremedi. | Open Subtitles | على الأقل لم يجرؤ على طلب الاجرة |
Kimse yaklaşmaya cesaret edemiyordu. | Open Subtitles | لم يجرؤ احد على الأقتراب منها. |
Kimse cesaret edemiyordu. | Open Subtitles | لم يجرؤ أحد |
Sen ve ben evlendiğimizde hiçbiri daveti reddetmeye cesaret edememişti. | Open Subtitles | عندما تزوجنا، لم يجرؤ أحد على رفض الدعوة. |