"Ve genel kanı, şimdiye kadar hiç bu kadar iyi söylemediği yönündeydi" | Open Subtitles | و كان الإجماعَ على أنها لم يسبق لها الغناء بشكل أفضل" |
Oh, da, da, da... "Ve genel kanı, şimdiye kadar hiç bu kadar iyi söylemediği yönündeydi" | Open Subtitles | "و كان الإجماعَ على أنها لم يسبق لها الغناء بشكل أفضل" |
Kök hücreleri gerçekten bize hastalıkların kara kutusunu verdi ve bu eşsiz bir pencere. | TED | وفي الواقع أن الخلايا الجذعية قد أعطتنا الصندوق الاسود للأمراض، وهي نافذة لم يسبق لها مثيل. |
İnanıyorum ki çocuğa karşı şiddeti sonlandırmak için bu nesilde eşsiz bir olanağımız var. | TED | أُؤمِن أننا نملك فرصة تاريخية لم يسبق لها مثيل في هذا الجيل لإنهاء العنف ضد الأطفال. |
Ama denemek için eşsiz bir fırsatımız var ve inanıyorum ki yetişkinler olarak bu aynı zamanda bizim bir görevimiz. | TED | لكن لدينا فرصة للمحاولة، لم يسبق لها مثيل. وأنا مؤمن أننا نحن كبالغين، نتحمل المسؤولية أيضاً للقيام بذلك. |
Şirketim çalışanları ve tüm toplum için böyle eşsiz bir model geliştirme konusunda oldukça kararlıdır. | TED | شركتي إهتمت بهذه القضية، وقامت بتطوير منصة لم يسبق لها مثيل، لعمالها و للمجتمع ككل. |