Artık hiçbir şey beni korkutmuyor! Çünkü hiçbir şey hissetmiyorum. | Open Subtitles | لم يعد هناك ما يخيفني لأنني لم اعد استطع الشعور بالخوف |
Artık hiçbir yer güvenli değil. Saklanacak yer kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد هناك مكان آمن بعد الآن ليس هناك مكان للاختباء |
Çok küçük, çok büyük. 8'de ağaçtan başka bir şey yok. | Open Subtitles | هذا صغير للغاية، هذا كبير للغاية لم يعد هناك بعد الآن |
Öyle de altına yapıyorsun. Artık bizim altımızda bir şey yok. | Open Subtitles | تغوطي في بنطالك أيضا لم يعد هناك ما هو دني علينا |
Terry, limanda senin için güvenli bir yer kalmadı artık. | Open Subtitles | لم يعد هناك مكان امن لك على الشاطىء يا تيرى |
Yani artık ayakkabı üreticileri yoktu, insanların ayakkabılarına taban çakanlar vardı. | TED | حيث لم يعد هناك صناع أحذية، ولكن الآن هناك بعض الناس تبطن أحذية الناس. |
Burada gündüzleri, gece olduğundan daha fazla ışık olmuyor. | Open Subtitles | لم يعد هناك ضوء هنا في النهار اكثر منه في الليل |
Ulusal ve uluslararası ilişkileri ayıran keskin bir çizgi yok artık. | TED | لم يعد هناك خط فاصل بين الشؤون المحلية والدولية. |
Tek söylediğim, artık televizyonlarda izlenecek adamakıllı bir şey kalmadığı. | Open Subtitles | ما أعنيه، هو أنّه لم يعد هناك تلفزيون واقع جيّد. |
Artık hiçbir şeyin kutsiyeti kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد هناك شئ مقدس فى هذا العالم الآن |
Artık hiçbir şey yok. | Open Subtitles | . لم يعد هناك أيّ شيء بعد الآن |
Pek sayılmaz Artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor. | Open Subtitles | ليس حقاً لم يعد هناك شيء يدهشني |
Kendi kendine Artık hiçbir şeyin öneminin olmadığını söyleyeceksin. | Open Subtitles | وتخبرين نفسك أنّه لم يعد هناك شيء مهم |
Birlikte ilerlemek zorundayız. Artık bize karşı onlar diye bir şey yok. | TED | علينا المضي قدمًا معًا. لم يعد هناك المزيد منا ضدهم. |
Artık fazla mesai diye bir şey yok. | Open Subtitles | لم يعد هناك شيئاَ يدعى العمل الإضافي لم نعتقد |
Endişelenecek bir şey yok çünkü artık benim peşimde olan biri yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما يدعو للقلق لأنّه لم يعد هناك من يسعى خلفي بعد الآن |
Maalesef hastanede bu yarım damacana ısırgan şarabından başka hiç bir şey kalmadı. | Open Subtitles | أخشى أنّه لم يعد هناك شئ تُرك بالمستشفى عدا نبيذ القراص المُضر ذاك |
Artık hiç bir yer güvenli değil. Saklanacak bir yer kalmadı. | Open Subtitles | ليس هناك مكان آمن بعد الآن لم يعد هناك مكان للاختباء |
Fakat artık internet ve diğer şeyler arasında bir ayrım kalmadı. | TED | لكن لم يعد هناك في الواقع فصل بين الإنترنت وأي شيء آخر. |
Atlar, tabii ki sınırlı sayıda ve arabalar, kamyonlar ve traktörler ortaya çıktığında atların gidebileceği hiçbir yer yoktu. | TED | فالخيول، بالطبع، محدودة الاستخدام، وعندما تم اختراع السيارات والشاحنات والجرارات، لم يعد هناك فائدة كبيرة للخيول. |
Gönüllü beslenme pek heyecanlı olmuyor. | Open Subtitles | لم يعد هناك الكثير من الإثارة بالتغذية على متبرع |
Anlamıyorsun. Artık Harry yok, artık sadece Edward var. | Open Subtitles | انت لا تفهمين, لم يعد هناك هاري هناك فقط ادوارد |
Başkan, tam bir tahliye için yeterli vakit kalmadığı gerçeğinden bahsetmedi. | Open Subtitles | ...الذين يعيشون أو يعملون لم يذكر الرئيس حقيقة أنه لم يعد هناك وقت متبقي |