Ama onlar gerçek değildi. Sana gösterdikleri Doğru değildi. | Open Subtitles | ولكنه لم يكن حقيقياً ما أراك إياه , لم يكن حقيقياً |
Bak, daha önce yaptığım, o gerçek değildi. | Open Subtitles | أنت تعرف ما فعلته من قبل، لم يكن حقيقياً. |
- İki kilometre önceki inşaat gerçek değildi! | Open Subtitles | موقع البناء الذي مررنا عليه منذ ميل لم يكن حقيقياً |
Parayı yırttım çünkü orada yaptıklarımız gerçek değil. | Open Subtitles | لا، مزقت الأموال لأن ما كنّا نفعله لم يكن حقيقياً. |
Bunu bu kadar zamandır inceliyordunuz, ve meteor yağmurunda gördüklerimin gerçek olmadığını düşünmeme izin verdin, aklımı kaçırdığımı sandım. | Open Subtitles | كنت تدرسها طوال هذه المدة وجعلتني أعتقد أن ما رأيته يوم ...سيل النيازك لم يكن حقيقياً وبأنني أفقد صوابي... |
Yaşadığımız şey gerçek değilmiş gibi davranma. | Open Subtitles | لكن لا تفترضي كما لو ان ماعشناه لم يكن حقيقياً |
Tanıştığımızdaki bütün o kovalamaca romantikti ama gerçek değildi. | Open Subtitles | أترى ، عندما إلتقينا كلّ ذلك الهرب والمطاردة كان رومانسيّاً ، ولكنّه لم يكن حقيقياً |
Ama ne yazık ki gerçek değildi. Bırak gitsin. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لم يكن حقيقياً عليك أن تنسى الأمر |
Çıkmadığın, ölü bulunan kızlarla olan geçmişin gerçek değildi. | Open Subtitles | ماضيك بمواعدة فتيات ينتهي بهم الأمر أمواتاً لم يكن حقيقياً. |
Dediğim gibi hiçbiri gerçek değildi. Ama onun için gerçekti. | Open Subtitles | مثل ماقلت, لم يكن حقيقياً - لكن كان حقيقياً بالنسبة لها - |
Hastanede gördüğün hiçbir şey gerçek değildi. | Open Subtitles | مارأيته بالمشفى لم يكن حقيقياً |
- Gerçek bir teklif değildi. - Neden gerçek değildi ki? | Open Subtitles | لم يكن طلبٌ حقيقي - لماذا لم يكن حقيقياً ؟ |
Frizzy gerçek değildi. Ama Mary gerçek. | Open Subtitles | فريزى) لم يكن حقيقياً) مارى) شخصية واقعية) |
Dinle, gördüğün gerçek değildi. | Open Subtitles | ما رأيته لم يكن حقيقياً |
Katherine'e olan aşkım gerçek değildi, Damon. | Open Subtitles | (حبنا لـ (كاثرين) لم يكن حقيقياً يا (دايمن |
gerçek değil. Bu yüzden anlamsız. Bir anlam istiyorum. | Open Subtitles | إن لم يكن حقيقياً فلا معنى له أريد معنى |
Sonra anladım ki o gerçek değil. | Open Subtitles | لذا قد أدركت أنه لم يكن حقيقياً |
Bu kısım Doğru değildi. Ama halletmiş olabilirlerdi. | Open Subtitles | هذا الجزء لم يكن حقيقياً لكنهم كانوا سيفعلوا |
Helena'nın falcıya söylediği tam olarak Doğru değildi. | Open Subtitles | ما اخبرت به هيلين قارئة الطالع لم يكن حقيقياً كلياً |
Herkes bana gördüklerimin gerçek olmadığını söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | تعلمون, كلهم يقولون لي أن كل مارأيته لم يكن حقيقياً, |
Kardeşim hakkında bildiğim ya da bildiğimi sandığım her şey gerçek değilmiş gibi geliyor. | Open Subtitles | كأن كل ما كنت أعرفه عن أخي ...أو ما أعتقدت أني أعرفه لم يكن حقيقياً |