Çünkü Penelope ile beraber mutlu değildi, gitmeden önce bile. | Open Subtitles | لأنه لم يكن سعيداً مع بينلوب المشكلة بدأت قبل أن يغادر إلى حرب طروادة |
Ama çiftin biri pek mutlu değildi. | Open Subtitles | لكن كان هناك شخص واحد لم يكن سعيداً جدا ً |
Çünkü erkek arkadaşım eski erkek arkadaşım, ayrıldığımız zaman buna mutlu olmadı. | Open Subtitles | بسبب صديقي، صديقي القديم عندما أنفصلنا لم يكن سعيداً بذلك |
- Etrafta dolandığıma memnun olmadı. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً بإبحاري في المنطقة |
Çünkü buraya gelip, onun mülkünü ipotekle almanızdan memnun değildi. | Open Subtitles | لأنه لم يكن سعيداً لشرائكِ ملكيته السابقة لعدم سداد أمواله للبنك |
E-postada Nestor'un mutsuz olduğuna dair bir emare yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي شيء في البريد الألكتروني يوحي بأنه لم يكن سعيداً |
belki de adam mutsuzdu. | Open Subtitles | ربما الرجل لم يكن سعيداً |
Diego, Anthony oyun kuruculuğunu elinden aldığı için pek mutlu değilmiş. | Open Subtitles | "ديجو" لم يكن سعيداً لأن "أنثونى" أخذ منه مركز اللاعب الرئيسى |
Yalnız bir sorun vardı ki birimiz hiç mutlu değildi. | Open Subtitles | المشكلة كانت ان واحد منا لم يكن سعيداً تماماً |
- Belki çocukluk karakteriyle bütünleşik olmaktan mutlu değildi. | Open Subtitles | ربّما لم يكن سعيداً بعدم إندماج شخصيته في الطفولة. |
Açıkçası, mutlu değildi, ama ona yüzüğü gösterdim. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً بشكل واضح لكنني أريته الخاتم |
Sanki içinde bir üzüntü var. Hiç bir zaman gerçekten mutlu olmadı. | Open Subtitles | كأنه هناك حزن بداخله، لم يكن سعيداً حقاً |
Chloe'nin tekrar amaçsızca başıboş yaşadığını öğrenince pek mutlu olmadı. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً لسماعه عن أن كلوي) تجلب الغرباء مجدداً) |
'Craig mutlu olmadı, beni dışarı attı, 'ama bebeğe hızlı bir göz attım.' | Open Subtitles | كريغ) لم يكن سعيداً .. لذا) قام بطردي .. ولكنّني ألقيت نظرة سريعة على الطفل |
Muhtar memnun olmadı. | Open Subtitles | رئيس البلدية لم يكن سعيداً |
memnun olmadı. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً بذلك |
Bay Jensen, Howard Beale'in yayından alınması fikrinden memnun olmadı. | Open Subtitles | السيد(جنسن) لم يكن سعيداً بفكرة إبعاد(هوارد بيل) عن البث السيد(جنسن) يظن أن (هوارد بيل) يقدم... |
Baba olmak konusunda pek memnun değildi. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً جداً بشأن كونه أباً |
Fakat o, Ross için son damlaydı, temsilci olarak senden memnun değildi. | Open Subtitles | ولكن لربما كانت تلك بمثابة القشة بالنسبة (رووس) والذي لم يكن سعيداً لتواجدك كمفوض. |
Haklıydın. FBI'ın bildiğini söyleyince mutsuz oldu. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً عندما أخبرته أنّ المباحث الفيدراليّة تعرف بالفعل |
Simon hayatının ekseriyetinde mutsuzdu. | Open Subtitles | (سيمون) لم يكن سعيداً طوال حياته. |
- Sanırım Indiana'da mutlu değilmiş. | Open Subtitles | نعم, أعتقد أنه لم يكن سعيداً في انديانا |