Adamın başka çocuğu yoktu. Karısının da çocuğu yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدية أطفال آخرى زوجتة لم يكن لديها أطفال |
İngiliz Gizli Servisi'yle bağlantısı yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدية اي علاقة بالمخابرات البريطانية |
Müdür bey Henri Young'dan basitçe kurtulamazdı çünkü orada olduğundan kesinlikle haberi yoktu. | Open Subtitles | السجان هامسون لم يستطع ببساطة أن يبعد يدية عن هنرى الصغير لأنة لم يكن لدية فكرة عن وجودة هناك |
Başkan'ın UİD'nin isteğine göz yummaktan başka çaresi yoktu... senin buraya gelip yaptıklarını açıklaman için. | Open Subtitles | الرئيس لم يكن لدية خيار سوى قبول مطلب أي أو أى اس لإحضارك هنا للتوضيح |
Başkan'ın UİD'nin isteğine göz yummaktan başka çaresi yoktu... senin buraya gelip yaptıklarını açıklaman için. | Open Subtitles | الرئيس لم يكن لدية خيار سوى قبول مطلب أي أو أى اس لإحضارك هنا للتوضيح |
J Edgar Hoover'ın bile buzdolabı yoktu. | Open Subtitles | حتى "جى إدجر هوفر" لم يكن لدية ثلاجة فى مكتبه |
Şüphelenmek için hiçbir sebebi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدية أي سبب كي يشك |
Disiplini yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدية أنضباط |
Lacey'in ahırda çalışan çocukları veya çamaşırcı kadınları öldürmek için bir sebebi yoktu fakat senin vardı. | Open Subtitles | (لاسى) لم يكن لدية سبب ليقتل الخدم و نساء المغسلة ؟ . لكن أنت لديك |
Verecek bir telefon numarası bile yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدية رقم ليعطيني اياه |
- Pek yoktu. | Open Subtitles | - لم يكن لدية - |