Bu hastalıklardan ölmediler, çünkü bu hastalıkların gelişmesi gereken süre kadar uzun yaşamadılar. | TED | لم يموتوا بسبب تلك الامراض لأنهم لم يعيشوا طويلا كفاية ليتطور لديهم المرض. |
Onlar sen kendi intiharına kılıf olarak kullan diye ölmediler. | Open Subtitles | لم يموتوا لتتخذي من هلاكهم مسوغًا لإلقاء نفسك للتهلكة. |
Binlerce erkek, kadın, çocuk o gün ölmedi. | Open Subtitles | آلاف الرجال والنساء والأطفال لم يموتوا ذلك اليوم |
ölmemiş olanlar daha iyi bir yaşam istiyorlar ve bu yaşamı burada istiyorlar. | Open Subtitles | الذين لم يموتوا يريدون حياة أفضل, و يريدونها هنا. |
Yalnız başlarına ölmediler. İnanıyorum ki sevdiğiniz diğer insanlarla birlikte öldüler. | Open Subtitles | فهم لم يموتوا بمفردهم ، أنا على يقين إنهم ماتوا مع كل الأشخاص الأخرين الذين تحبونهم |
Bu cesetler kime aitse, bunlar o yangında ölmemişler. | Open Subtitles | أصحاب هذه الجثث لم يموتوا بفعل الحريق |
Hemen ölmeyenler ise, korkunç işkencelere maruz bırakıldı. | Open Subtitles | و أولئك الذين لم يموتوا فوراً عُذِّبوا بطريقة مشينة |
Mozart'ın, Beethoven'in ve Chopin'in asla ölmediğini sadece müziğe dönüştüklerini söylemişti. | Open Subtitles | وقال ان موتسارت، وبيتهوفن، وشوبان لم يموتوا أبدًا ببساطة أصبحوا موسيقى |
Ortalığı dolaşıp, ölmeyenleri de vurmuştum. | Open Subtitles | لقد ذهبت وأطلقت النار على الذين لم يموتوا |
Sırbistan'ın kayıpları için yapılan bir anıtta "Boşuna ölmediler" yazar. | Open Subtitles | تقرأ على النصب التذكاري لقتلى صربيا عبارة "لم يموتوا عبثاً" |
Yalnız başlarına ölmediler. İnanıyorum ki sevdiğiniz diğer insanlarla birlikte öldüler. | Open Subtitles | فهم لم يموتوا بمفردهم، أنا على يقين إنهم ماتوا مع كل الأشخاص الآخرين الذين تحبونهم |
Onlar kuraklıktan dolayı ölmediler. | Open Subtitles | أو سنواجه نفس مصيرهم وهم لم يموتوا بسبب الجفاف |
Hayır, hayır. ölmediler. Çiftliği satın aldılar. | Open Subtitles | لم يموتوا فى الواقع قاموا بشراء المزرعة و إنتقلت أنا إلى هنا |
Aman Tanrım, burada ölmediler, değil mi? | Open Subtitles | يا إلهي لم يموتوا هنا او شيء من هذا القبيل، صحيح؟ |
Elbette, çocukları da ölümsüz olduğundan, Kronos'un mideye indirdiği çocukları ölmedi sadece midesinde bir yerde hapis edilmiş oldular. | Open Subtitles | بالطبع لان الآلهة خالدون فإن الأطفال الذين ابتلعهم كرونوس لم يموتوا ولكنهم انزلقوا إلى بطنه. |
98 kişi yangınından ölmedi. | Open Subtitles | ثمانٍ وتسعون شخصاً لم يموتوا في حريق الزّيت |
O insanlar sen ilaçlarını içiyorsun diye ölmedi. | Open Subtitles | هؤلاء الاشخاص لم يموتوا بسبب انكي كنتي تأخذين دوائكي |
Sanki onlar hiç ölmemiş de, ben ölmüş gibiyim. | Open Subtitles | كما لو أنهم لم يموتوا أبداً بل أنا التى مت |
Bu insanlar ölmemiş. İnfaz edilmişler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لم يموتوا فحسب بل تم أعدامهم |
Yani, anında öldüler mi yoksa yapıp anında kaçmaları için Tanrılar onlara zaman mı tanıdı? | Open Subtitles | مثل ، لم يموتوا على الفور... ... أو أنها كانت تعطى والثانية مجاملة... ... للخروج من هناك من قبل الآلهة؟ |
Doğal sebeplerden ölmemişler. | Open Subtitles | إنهم لم يموتوا بأسباب طبيعية |
ölmeyenler ise senin ne kadar güçlü olduğunu anlayacak. | Open Subtitles | و اولئك الذين لم يموتوا, سيفهموا كم نحن أشداء, |
CIA'den çalınanı bulmak için. Bu adamların boşa ölmediğini göstermek için. | Open Subtitles | لإستعادة ما سُرق من الإستخبارات المركزية للتأكد ان هؤلاء الرجال لم يموتوا سدى |